Maalesef, buraya tıkılıp kaldım çünkü patronum mesaiye kalmamızı istedi. | Open Subtitles | لسوء الحظ أنا عالق هنا لأن رئيسنا يجبرنا على العمل لوقت متأخر |
Ben bunu pek yapmıyorum. Şehre tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | أعني لا أفعل هذا عادةً أنا عالق في المدينة |
Dünden beri seninle bu ceza alanında tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | إنّي عالق في صندوق العقوبة هذا معك منذ الأمس |
Teklifleri geri çeviriyorum. Aynı zamanda bu lanet eve tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | رفضت عروض، وفي الوقت نفسه أنا عالقة في هذا البيت السخيف |
Dışarıda gerçek dünya var ama ben seninle buraya tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | لقد جننتُ غالباً وهناك عالمٌ حقيقيٌّ في الخارج وأنا عالقةٌ هنا معك |
Sen en azından içerdesin. Ben dünyanın çenesi en düşük Fransız'ı ile buraya tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | أقلها أنت بالداخل، وأنا عالق هنا مع أكثر الأشخاص الفرنسين غرابة في الحديث |
Burada şartlı tahliye olmaksızın müebbet yemiş biri olarak tıkılıp kaldım bu yüzden bana verebileceğin hangi şey bu kadar değerli olabilir ki? | Open Subtitles | وانا عالق هنا لبقية حياتي دون إمكانية إطلاق سراح مشروط لذا ماذا تعتقد بحق الجحيم أنك تستطيع منحي |
O gidip Başkan'ın elini sıkıyor ben ise bu Ay'da tıkılıp kaldım yani? | Open Subtitles | إذاً فهو يُسلّم على الرئيسة بينما أنا عالق بالقمر |
Herkes geçit törenine gitti, ben ise seninle birlikte burada tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | ذهب الجميع إلى العرض وأنا عالق هنا معكي |
O b.ktan odada iki haftadır tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | لقد ظللت عالق في غرفة الفندق لإسبوعين |
O b.ktan odada iki haftadır tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | لقد ظللت عالق في غرفة الفندق لإسبوعين |
Hayır, bu, sadece kendi kendine "Ben bir zaman genişleme kabarcığında tıkılıp kaldım" dersen saçma gelecektir. | Open Subtitles | كلاّ، يبدو سخيفاً فقط حين يسمع المرء نفسه وهو يقول، "أنا عالق في سفينة داخل حقل فقاعة لتبطيء الزمن" |
Güya, şefin intörnü olarak büyük bir güce sahibim ama bir çimento çocuk var ve ben burada tıkılıp kaldım testleri yapıp birinin sormasını umarak çimentonun insan vücudundaki etkilerini araştırıyorum. | Open Subtitles | , لكن هناك شاب الاسمنت , و أنا عالق هنا أجري اختبارات معملية و أبحث عن تأثير الأسمنت على الجسد البشري و كأني اتمنى أن يسألني أحد عن هذا |
Evet ve şimdi bu cehennem çukurunda tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | أجل , و الآن أنا عالق في هذه الزريبة |
Onun yerine, burada tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | لكنني عالق في هذا بدلاً من ذلك، |
Ait olmadığım bir yere tıkılıp kaldım ve yakın zamanda ayrılmayacak gibiyim. | Open Subtitles | أنا عالقة في مكان لا أنتمي إليه ولن أغادره في أى وقت قريب |
Çünkü ben senin yüzünden burada tıkılıp kaldım bu yüzden bunu yaptığımda senin o yaşlı sefil kıçınla işimin biteceğinden %100 emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | لإنني عالقة في هذا المنزل بفضلك لذا أود أن أتأكد بنسبة 100% أنه عندما أفعل هذا الأمر فسأنتهي من أمورك القذرة |
Burada tıkılıp kaldım, benim için burasının cehennemden farkı kalmadı. | Open Subtitles | إني عالقةٌ هنا , و إني أقسمُ بـالرب أن ذلك كـالجحيم في الأرض. |
Yine burada, bu berbat karavanda ailemle tıkılıp kaldım. | Open Subtitles | أنا عالقة الى هنا مع والدي في هذا مقطورة الرهيبة. |