Bunu sen istedin diye yapmadın, Bayan Taffet. Yasayı takip ediyorum sadece. | Open Subtitles | هذا لم يكن معروفاً شخصياً يا آنسة (تافت) أنا مُقيّد بنص القانون |
Eğer Taffet bu davada suçsuz bulunursa, bir daha hiç suçlanmaz. | Open Subtitles | إذا تمت تبرئة (تافت) بهذه المحكمة فلا يمكن محاكمتها مجدداً قط |
Ajan Taffet benimle tekrar görüşmek istiyor. | Open Subtitles | العميل تافت يريد بأن يحادثني مرة اخرى |
Ajan Taffet benimle tekrar görüşmek istiyor. | Open Subtitles | العميل تافت يريد ان يتحدث معي مرة اخرى |
Sanık, seçkin federal davacı Heather Taffet kendisini, içinde öldürme ve kaçırmanın bulunduğu birden çok suçlamalara karşı savunmaya çalışacak. | Open Subtitles | "المتهمة، والمدعية الفيدرالية البارزة (هيذر تافت)" "سوف تدافع عن نفسها ضد تهم متعددة بالاختطاف والقتل" |
Mahkemeye gittiğimizde ricanızı tekrar göz önünde bulundurabiliriz, Bayan Taffet. | Open Subtitles | عندما نصل للمحاكمة، فيمكننا أن نعاود النظر بطلبك يا آنسة (تافت) |
Sanırım Taffet bizimle dalga geçmeye devam ediyor. Hayır, bunu katılamayacağım. | Open Subtitles | -{\pos(192,160)}أعتقد أنّ (تافت) تعبث بنا من جديد |
O zamana kadar, ben de Taffet'in sesini, fidye kasetinden ayırmaya çalışıyorum. Gelişme var mı? | Open Subtitles | {\pos(192,210)}لكن حتى حينها، أنا أحاول سحب صوت (تافت) من أشرطة الفدية هذه |
Taffet tutuklandığında Salt Lake şehrinden bir telefon almış. | Open Subtitles | -ماذا؟ عندما اعتقلوا (تافت)، استخدمت مكالمتها الوحيدة من السجن إلى مدينة (سالت ليك) |
O pizza yerinin hiçbir çalışanının Taffet ile alâkası yok, ve hiçbiri daha önce tutuklanmamış. | Open Subtitles | {\pos(192,210)}(لا أحد من موظفي محل البيتزا له صلة بـ(تافت ولا أحد منهم لديه أي سجل إجرامي |
Telefon kayıtları Taffet'in on saniye sonra kapattığını gösteriyor. Başka arama da almadı. | Open Subtitles | سجلات الهاتف تظهر أنّ (تافت) قطعت الخط بعد عشر ثوانٍ |
Ama duyguların, alâkasız tabii Taffet'i suçlamak istiyorsan. | Open Subtitles | لكن عواطفك ليس لها صلة.. ليس إذا أردنا أن ندين (تافت) |
Taffet'in o günkü kredi kartı harcamalarını da kontrol edeceğim. | Open Subtitles | سأتفقد كل سجلات بطاقة (تافت) الائتمانية بذلك اليوم أيضاً |
Jeffersonian ekibi Taffet'in aramasının çocuğun canlı canlı gömüldüğü yerin GPS koordinatları olduğu ortaya çıkardı. | Open Subtitles | فريق (جيفرسونيان) اكتشف أنّ الرقم الذي اتصلت به (تافت).. هو نفس إحداثيات نظام تحديد المواقع حيث مكان دفن الفتى |
Yani bizler, Taffet'i bizden uzaklaştırabilecek bir sürü kanıt bulma uğraşındayız. Ama sürekli elimiz boş dönüyoruz. | Open Subtitles | كلنا نبحث عن دليلٍ ما يدين (تافت) لكن ما نفتأ نخرج خالين الوفاض |
Eğer ıskalarsan, davayı onun tarafına çekersin. Taffet yürür gider. | Open Subtitles | إذا أخطأت، تعرض القضية للخطر وتخرج (تافت) حرة طليقة |
Dişler temizlenmiş görünüyor. Taffet onları temizlemiştir. | Open Subtitles | يبدو أنّ الأسنان تم تنظيفها على الأرجح أنّ (تافت) مسحتها |
Aşınmada bazı kanıtlar olmalı Heather Taffet'den bir parça doku gibi. | Open Subtitles | قد يكون هناك أثر ما في القشط لربما نسيج من (هيذر تافت) |
Taffet'in boyu. | Open Subtitles | هذا عظيم وما إلى ذلك لكن (تافت) استحوذت على الميدان اليوم تقريباً |
Bu dolaylı kanıtlar ve gerçekler bu çocuğun, Bayan Taffet'in acımasız zalimliğinin kurbanı olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | واضح من الدليل الظرفي وهذه الحقائق أنّ الفتى تمت مهاجمته بوحشية ضارية من قبل الآنسة (تافت) |