Birkaç hafta önce, eşi Natasha'ya vermek istediği Tahiti incisi hakkında karar vermeye çalışan bir meslektaşımla birlikteydim. | TED | قبل بضعة اسابيع، كنت مع أحد زملائي الذي كان يحاول أن يقرر أي لؤلؤة من تاهيتي يريد أن يهديها لزوجته الرائعة ناتاشا. |
Bu Tahiti Bronzu. Bu yaralar için en iyisidir. | Open Subtitles | إنه لون تاهيتي برونزي إنه يعمل بشكل جيد على هذه الجروح |
Bir kulübede yaşayıp, çıplak kadın resimleri yapmak için Tahiti'ye gitmiştir. | Open Subtitles | انه على الارجح في منتصف الطريق إلى تاهيتي , حيث يعيش في كوخ و يرسم العراة. |
Milyon dolarlik o turnuvayi kazanabilir ve Tahiti'ye tek basina gidebilirsin! | Open Subtitles | يمكنك ان تفوز بمسابقة المليون دولار تلك و بعدها تذهب لتاهيتى بنفسك ؟ ! |
Tropik bir yerlere gitmeye ihtiyacım var. Tahiti. Bunu yazıyor musun? | Open Subtitles | أود الذهاب لإحدى المناطق الحارة تاهيتى مثلا، هل تدون هذا ؟ |
Endonezya, Avustralya, Tahiti, her yerde sörf yaparsın. | Open Subtitles | تركبين الأمواج في الهند ، أستراليا تاهيتي |
Büyük dalgalardan hoşlanır... ve Tahiti'de, soldan dalga alan Teahupoo'da birinci oldu. | Open Subtitles | لقد اعتلت موجات كبيرة وحصلت على المرتبة الأولى في تيهوبو وانطلاقة اخرى أعسر في تاهيتي |
Tahiti'ye belireceklerine dair endişelenmelerine gerek yok. | Open Subtitles | من أن ينتقل طفلها إلى تاهيتي عندما يرسلوهم للمنزل |
Tahiti'ye gidip başkasıyla evlendiğini düşündüm. | Open Subtitles | إعتقدت انكِ هربتِ إلى تاهيتي وتزوجتي عليّ |
Vanilya taneleri Tahiti'den getirilmektedir. | Open Subtitles | إنّ فاصولياءَ الفانيلا طائِرة في مِنْ تاهيتي. |
San Diego, Tahiti, Utah... Utah olmaz ,orası güzel değil. | Open Subtitles | ساندييغو , تاهيتي , ليبتو لا اقلتيلي انه مقرف |
Tahiti'de sörf yapmaya gideriz. | Open Subtitles | و نهدر وقتنا فقط سنذهب لنركب الأمواج مع كيلي في تاهيتي |
36 saat içinde Tahiti'de uyanacağımızın farkında mısın? | Open Subtitles | هل تدرك بأننا بعد 36 ساعة سنستيقظ في تاهيتي ؟ |
Çocukluğumdan beri görmedim, fakat anlaşılan o ki Tahiti Nui'deki okyanus seviyesinin düşmesi kesinlikle müthiş bir şey ortaya çıkarmış. | Open Subtitles | لَمْ اكن هناك منذ أن كُنْتُ طفل، لكن على ما يبدو المنحدرات العمودية المحيطيةَ في تاهيتي يُفترض بأن تكون مذهلة جداً. |
Tahiti'ye gitsek kagit oynamak icin baska bir bahane bulursun. | Open Subtitles | سنذهب الى تاهيتي و ستجد سببا اخر لتلعب الورق |
Paris'te olduğunu söyledi ama gerçekten orayı hiç görmemiş ve Tahiti'de kalmış olmanı diliyor. | Open Subtitles | لقد أخبرني أنه ذهب إلى باريس ولكنه لم يستمتع برؤيتها حقاً وأنه يتمنى لو أنك بقيت في تاهيتي |
Halley'nin ölümünden 27 yıl sonra Kaptan James Cook, Tahiti'ye ilk yolculuğunu yaptı. | Open Subtitles | بعد 27 سنة من موت هالي قام القبطان جايمس كوك بأول زيارة له الى تاهيتي |
Ona Tahiti'ye gidecegimize dair söz verdim. | Open Subtitles | ..... لقد وعدتها اننا سنذهب لتاهيتى |
Tahiti'de. Balayımızda. | Open Subtitles | إنها فى تاهيتى بالمكان الذى كنا سنقضى فيه شهر عسلنا. |
Barbados ya da Tahiti'ye gitmek gibi bir şeyler söylemişti. | Open Subtitles | لقد قالت شىء عن, كما تعلمين, السفر خارج البلاد ,إلى تاهيتى أو باربادوس أنضرى لحالها |