Bu da kronik iltihaba neden olup kemik ve kıkırdağı tahrip eder. | TED | إن هذه الاستجابة تقود إلى التهابات مزمنة، وتؤدي إلى تدمير العظم والغضروف. |
İnsanlık tarihinin en aşağılık savaşı, dünya yüzeyini tahrip etti. | Open Subtitles | تم تدمير سطح الأرض بأكثر الحروب حقارة في التاريخ البشري |
İngiltere, büyük tahrip silahlarının var olduğunu kesin delille sağladı. | Open Subtitles | وقد زودتهم انجلترا بأدلة قاطعة على وجود أسلحة الدمار الشامل |
...kamu mallarını tahrip etmede uzmanlaşmış bir sanatçı. | Open Subtitles | في النحت الإنساني و تشويه الملكية العامة |
Hırsızlık, okul ve kilise gibi otorite sembollerini tahrip gibi küçük suçlar işlerler. | Open Subtitles | جرائم بسيطة سرقة و تخريب للكنائس و المدارس اي رموز السلطة |
Doğal dünyaya ihtiyacımız var. Şu an yaptığımız hızda onu tahrip etmeye devam edemeyiz. | TED | نحن بحاجة للعالم الطبيعي. ولا نستطيع الاستمرار في تدميره بالمعدل الذي نقوم به الآن. |
İçin rahat olsun, Bidwell. 20 yıl içinde ya da o civarda, yılların tahrip edici etkisi bizim yapacağımızdan daha etkili bir şekilde ayının üstesinden gelecektir. | Open Subtitles | كن مطمئنا يا بدول في خلال 20 عام فان دمار الشيخوخة سوف يتعامل مع الدب بشكل اقسي مما يمكن لنا ان نعامله |
Belli ki henüz vücuduma dokunmamışlar. Muhtemelen tahrip odasında kalmış. | Open Subtitles | لم يصلوا لهذه المرحلة بعد العمل متراكم فى حجرة التشويه |
Ama eğer asfalta büyümemiz olarak bakarsak, o zaman tüm yaptığımızın gezegenin özündeki temel işletim sistemini tahrip etmek olduğunu fark ederiz. | TED | لكن إذا نظرنا إلى الأسفلت كنمونا ، فإننا ندرك أن كل ما نفعله هو تدمير نظام التشغيل الأساسي لكوكب الأرض. |
Gazze'deki bir polis yerleşkesinin önünde, Gazze'deki ilk savaş sırasında, İsrail hava saldırısı yerleşkeyi tahrip etmeyi başardı ve burnum kırıldı. | TED | أمام مجمع شرطة في مدينة غزة خلال الحرب الأولى في غزة، غارة جوية إسرائيلية تمكنت من تدمير المجمع وكسر أنفي. |
Çevreyi daha fazla tahrip etmeden büyüyen nüfusun beslenmesine yardım etmek istiyoruz. | TED | نحن نريد أن نساعد في توفير الغذاء لعدد السكان المتزايد دون المزيد من تدمير البيئة. |
çapraz bağlılık sistemlerinin bulunuşu ve kitle tahrip silahlarının bulunuşu şu anlama geliyor, her geçen gün artarak, Düşmanımla aynı kaderi paylaşıyorum. | TED | ظهور الترابط وأسلحة الدمار الشامل يعني أنه، وبتزايد، أتشارك في مصيري مع عدوي. |
Demek istediğim, acil sığınak da oradaydı, ...saldırılardan dolayı tahrip oldu, ve açıkçası binalara ve yaşamlara zarar verildi. | TED | أعني، تعرفون، مخبأ الطوارئ الموجود هناك ، دمره الهجوم، وطبيعي أن الدمار تم على المبنى وعلى الأرواح. |
Ama bildiğin gibi mülkü tahrip etmek suçtur, birisine mesaj yollamak istiyor olsanda. | Open Subtitles | ولكن أنت تعلم أنه من غير القانوني تشويه الملكيات حتى لو كنت فقط تترك رسالة لأحدهم |
Ben buradan geçiyordum ve sığırların tahrip edilmesi ile ilgili bir şey duydum. | Open Subtitles | كلّا، انظروا، كنت ماراً وسمعت بأمور تشويه الماشية |
Sonra ofisim tahrip edildi ve biri masama şeftali çekirdeği bıraktı. | Open Subtitles | بعد ذلك تم تخريب مكتبي ، وترك أحدهم بالمصادفة بذرة خوخ على المكتب |
Alakası yok. Hırsızlık tahrip edici değildir. Şiddet içermez. | Open Subtitles | مستحيل ، السرقة ليست تخريب ، ليس فيها عنف |
Sikim asla patlamaz çünkü o tahrip edilemez! | Open Subtitles | لدرجة أنّ قضيبك سينفجر ما كان قضيبي لينفجر، لأنه حصينٌ لا يمكن تدميره |
Tüm bunları nasıl algıladığını bilmiyorum, ama benim algıladığım şey... mitolojik resimlerde gösterilmiş inançların yolundan gitmek insanın iç benliğini tahrip etmeye neden oluyor. | Open Subtitles | انا لا اعرف ماذا اقول لك ولكنى اقول لنفسى ان متابعة هذة المعتقدات تستند على شخصيات اسطورية يضمن دمار داخلى |
tahrip odasının nerede olabileceği hakkında hiçbir fikrim yok. | Open Subtitles | ليس لدى أدنى فكرة أين هى غرفة التشويه |
tahrip derecesi, İngiliz adalarının şimdiye dek asla yaşamadığı oranda olurdu. | Open Subtitles | ... مدى ضخامة الأمر كانت الجزر البريطانية لتشهد دماراً . لم تر مثيلاً له من قبل |
İşte bu buradan çıktı, bir sanat çalışmasını kurtarmaya çalışan bir kiliseden çıktı, aslında ona zarar verici veya tahrip edici değildi. | TED | كان هذا أصل كل شيء، و قد جاء من كنيسة كانت تحاول إنقاذ عمل فني، و ليس لتشويهها و تدميرها. |
tahrip edilen evin adresini bul. | Open Subtitles | ابحثي عن عنوان المنزل الفاخر الذي تم تخريبه |
Neden ekinleri tahrip etmiyoruz? | Open Subtitles | الذي لا نُحطّمُ هذه المحاصيلِ؟ |
Filozoflar bizlere, yüzyıllar boyunca, yaratma gücünün, tahrip etme gücüyle çok yakından bağlantılı olduğunu söylediler. | TED | الفلاسفة أخبرونا من آلاف السنين بأن قوة الإبداع تتصل بشدة بقوة التدمير. |
Beynin, ne kadar tahrip olduğunu bilmiyoruz. Kesin olmayan birçok olasılık var. | Open Subtitles | إلى أي حد أعطب الدماغ ثمّة الكثير من الاحتمالات غير الأكيدة |
Patlamada çok fazla tahrip olmuş. | Open Subtitles | يبدو أنّها ساعة يد وقد تدمّرت كلّياً في الإنفجار |