İçlerinden biri, Tretten'de bir lokantaya takılıyormuş. | Open Subtitles | على ما يبدو واحد منهم عادة يتسكع في مطعم في ترينتون |
Yalnızca Haskell'ı götürürsem sanki mahkeme emri ile birlikte takılıyormuş gibi görünürüz. | Open Subtitles | لو كان الأمر بيني وبين هاسكل سأبدو وكأن واحد منّا لديه أمر من المحكمة ل أن يتسكع مع الآخر |
Üstelik Sal Rubenstone adında bir eski mahkûmla takılıyormuş. | Open Subtitles | بالإضافة إلى ذلك، هو يتسكع مع "سال روبنستون" المدان السابق. |
Anlaşılan motorcu ahbapları ve eski hücre arkadaşlarıyla takılıyormuş. | Open Subtitles | يبدو انه يتسكع مع دراج و رفيق سجن سابق |
Duyduğuma göre buralarda takılıyormuş. | Open Subtitles | سمعتُ أنه يتجوَّل في هذه الأرجاء |
Duyduğuma göre buralarda takılıyormuş. | Open Subtitles | سمعتُ أنه يتجوَّل في هذه الأرجاء |
Yanlış arkadaş grubuyla takılıyormuş. | Open Subtitles | إنه فقط يتسكع مع الحشد السيئ |
- Arada sizinle takılıyormuş diye duydum. | Open Subtitles | أظنه يتسكع هنا أحيانًا |