"takmak" - Traduction Turc en Arabe

    • ارتداء
        
    • ترتدي
        
    • إرتداء
        
    • لبس
        
    • وابصق
        
    • وضعه
        
    • لإرتداء
        
    • لارتداء
        
    • لوضع
        
    • بإرتداء
        
    • لترتدي
        
    • للبس
        
    • ارتداءه
        
    • ارتدائه
        
    • ارتدائها
        
    Güneş gözlüğü takabilmek için lens takmak zorunda kaldım. TED حصلت على نظارة شمسية حيثُ كان يتوجب علي ارتداء عدسات لاصقة حتى أستطيع ارتدءها.
    Hiç çirkin gösterdiği için gözlük takmak istemeyen bir kadın görmediniz mi? Open Subtitles ألم تر مطلقاً امرأة لا تريد ارتداء النظارات لأنها تفسد منظرها؟
    Bunu bir süre takmak ister misin? Open Subtitles واو. أتريدي أن ترتدي هذا لفترة من الوقت ؟
    Zehirli dumanlar yüzünden gaz maskesi takmak zorunda kaldım. Tahminimce bu resim haricinde. TED كان علي إرتداء قناع للغاز، بسبب الغازات السامة، أظن فيما عدا تلك الصورة.
    Benim! Bunları takmak zorunda kalırsam hayatta yarışmam. Open Subtitles أنا أهتم ، لا مجال للتنافس وأنا يجب علي لبس هذه
    Sabah müsamaha gösterip gece canımızı dişimize takmak bizim doğamızda var... Open Subtitles انهش النهار لحمًا وابصق الليل عظمًا*، *سأحيا حياتي بطريقتي
    Tam yüzüğü takmak üzereyken herkes bağırmaya başladı ve biri beni geçmeye çalışıyordu, üzerinde Brian'ın yüzü olan kek bu kadının kucağına düştü ve o da bağırmaya başladı ve yüzük birden kayboldu. Open Subtitles حسناً , كنت على وشك وضعه , وبعد ذلك بدأ الجميع يصرخ , و كان شخص حاول تمريره لي ,
    Hayatının sonuna dek çingene eşarbı takmak istemiyorsan çok sakin olmalısın! Open Subtitles الا إذا كنت تريدين ارتداء وشاحا غجريا علي وجهك ما تبقي من حياتك اثبتي جيدا
    Bıyık gibi veya şapka takmak gibi bir monokl (tekli gözlük) veya bir baston olabilir. Open Subtitles كشارب أو ارتداء قبعة رسمية أو نظارة أحادية أو عكاز.
    Evet, harika hareket. Şimdi sutyen takmak zorundayım. Open Subtitles أجل تصرف رائع الآن يتوجب عليّ ارتداء صدرية
    Eğer kıçını kafana şapka gibi takmak istemiyorsan, prontoyu giyeceksin! Open Subtitles إذا لم تكن ترغب في ارتداء مؤخرتك كقبعة ، عليك القدوم هنا بسرعة
    Beynini yıkayıp, bu korkunç derecede çirkin yüzüğü takmak zorunda bırakmışlar seni! Open Subtitles لقد تم غسل دماغك، وأُجبرت على ارتداء هذا الخاتم البشع والقبيح
    Sonra hallederiz tamam mı? - Ortodoks kızlar peruk takmak zorundalar mı? Open Subtitles من المفترض ان ترتدي الفتيات الارثوذكسيه الشعر المستعار؟
    Biliyor musun, kapalı bir mekanda şapka takmak nezaketsizce bence. Open Subtitles اتعلمي .. انه غير مهذب ان ترتدي قبعه في الداخل ..
    Sadece okulda bu maskeyi takmak zorunda. Open Subtitles لكنها يجب أن ترتدي هذا القناع في المدرسة
    Zehirli esinti dumanları bize taşırken, bazı insanlar maske takmak zorunda kalmışlardı. Open Subtitles لأن النسيم يحمل الأبخرة السامة إلينا، بعض الناس كان عليهم إرتداء الأقنعة.
    Tatlım, o şapkayı gittiğimiz her yerde takmak zorunda mısın? Open Subtitles عزيزي هل أنت مضطر على إرتداء القبعه هذه أينما ذهبنا؟
    Eskisini takmak istemiyorsun, ama yeni bir tane de istemiyorsun? Open Subtitles لايمكنكِ لبس الخاتم الموجود ولاتريدين آخر
    Sabah müsamaha gösterip gece canımızı dişimize takmak bizim doğamızda var... Open Subtitles انهش النهار لحمًا وابصق الليل عظمًا*، *سأحيا حياتي بطريقتي
    * Kızma boş yere görünce başkasının takmak istediğini * Open Subtitles * لا تكن غاضباً إذا رأيت أنه يريد وضعه هو *
    Gözlüklerini takmak zorunda değilsin. Kafa derin ve duruşun da düzeldi. Open Subtitles لن تحتاج لإرتداء النظارات مرة أخرة وفروة رأسك تبدو بخير
    Jamaika'da fötr şapka takmak gibi bir gelenek yoktu. TED الآن لا توجد تقاليد لارتداء تلك القبعات في جامايكا
    Araba kapılarına kilit takmak gerektiğini bin kere söyledim. Open Subtitles أخبرتك مرارا بأننا نحتاج لوضع جهاز أقفال لأبواب السيارات
    Artık toka takmak istemediğini söylemiştin. Open Subtitles . قُلتى أنكِ لا ترغبين بإرتداء الدبابيس بعد الآن
    - Anne, son çizgi film. Bu kadar çok TV izleme yoksa gözlük takmak zorunda kalacaksın. Open Subtitles لا تشاهدي التلفاز كثيراً او سوف تضطرين لترتدي النظارات
    Annemin duvağını ne kadar takmak istediğimi hatırladınız mı? Open Subtitles تذكرتم إلى أي درجة كنت أتوق للبس غطاء أمي؟
    Bunun anlamı artık senin istediğinin olacak olması bu sayede o süslü ipekli şeyi takmak zorunda kalmayacaksın. Open Subtitles وهذا يعني أنه عليكِ أن تعيري اهتماكِ لما هو أهم وترتدي ذلك الثوب الذي أردت ارتداءه أصلاً
    Sürekli takmak sorunda olan sen değilsin. Open Subtitles أنت لست الشخص الذي عليه ارتدائه طوال الوقت
    Klişeyse ve ya kıyafetine uymuyorsa... onu takmak zorunda değilsin. Open Subtitles لو كانت قبيحة أو ستُفسد فستانك فليس عليك ارتدائها

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus