Dünyayı Tanrı yarattı ama İncil'deki zaman, takvimdeki zaman ile aynı sayılamaz. | Open Subtitles | خلق الله العالم، لكن وقت الكتاب المقدس لا يمكن حسابه مثل التقويم. |
Bir kraliyet düğünü sosyal takvimdeki en göz kamaştırıcı etkinlikten daha fazlasıdır. | Open Subtitles | إن الزواج الملكي أكثر تألقاً من كل المناسبات في التقويم الإجتماعي |
Yani kozmik takvimdeki 1 Ocak gününün ilk 15 dakikası. | Open Subtitles | وتقع في الدقيقة 15 من الأول من يناير في التقويم الكوني |
Bugün, Miladi takvimdeki, etrafta dolaşıp çocukları korkutabileceğin, ve bu yüzden psikopat ünvanı yemeyeceğin tek gündür. | Open Subtitles | إنه اليوم على التقويم الميلادي حيث يُسمح لك بأن تسير في الجوار وتُرعب الأطفال ولا تُوصف بأنك مُختل عقلياً |
takvimdeki. Bayan Pennzoil, 1978 hava filtresi güzeli. | Open Subtitles | التي في التقويم ملكة جمال (بينزول) لفلتر الهواء لعام 1978 |