Merkez Komutanlığı çaresiz bırakan saçmalık tam da bu işte. | Open Subtitles | هذا هو بالضبط نوع من الهراء الغير المنطقي الذي يدفع القيادة الامريكية الوسطى بعرض الجدار اللعين |
Çünkü ateş eden kişi üniforma giymiyor olsaydı olay tam da bu olurdu. | Open Subtitles | لأن هذا هو بالضبط ما كان سيحدث لو لم يكن مطلق النار يرتدي الزي العسكري |
- Yapmamız gereken tam da bu. | Open Subtitles | داخل المجمع هذا هو بالضبط ما يتعين علينا القيام به |
Ve işte tam da bu yüzden burada olduğumu anlardın. | Open Subtitles | ولعلمتِ أن ذلك بالتحديد هو سبب وجودي هنا |
Benim için yeteneksiz bir propaganda bozuntusu yorumunu yazan Doug isminde bir adamla yaptığım konuşmanın sonunda tam da bu oldu. | TED | وهذا بالضبط ما حدث في نهاية مكالمتي مع شخص يدعى دوك والذى كتب أننى لا أملك موهبة اختراق الدعايا. |
Oraya tam da bu yüzden gittim. | Open Subtitles | ولهذا بالضبط ذهبت إلى هناك إحتجت للهرب من الماضي |
İşte tam da bu yüzden onu öldürmeni istemeyeceğim. | Open Subtitles | هذا بالضبط هو السبب الذي لن يجعلني أطلب منك أن تقتله |
tam da bu delilikten dolayı en başında Rebekah'ı çaldım zaten. | Open Subtitles | (نيك)، أرجوك اعفني من غضب وارتيابيّة أسرتك. هذه تحديدًا هي نوعيّة الخبل التي جعلتني أسرق (ريبيكا) أصلًا. |
tam da bu yüzden hemen bitirmek istiyoruz. | Open Subtitles | لهذا السبب بالضبط يجب أن نتقدّم بذلك. هلا فعلنا الآن؟ |
tam da bu yüzden, bütün bunlar bu odada kalmalı. | Open Subtitles | ولذلك السبب يجب أن يبقى كل هذا في هذه الغرفة |
Bu iblisle karşılaşmamız uzun süre önce tam da bu evde gerçekleşti. | Open Subtitles | لقد قابلت هذه الروح منذ سنوات عديدة في هذا البيت و.. |
Biliyor musun, aklımdan tam da bu geçiyordu. | Open Subtitles | هل تعرف لماذا؟ هذا هو بالضبط ما كان يدور في خلدي. |
İşte tam da bu tip bir uzmanlığa ihtiyacımız var. | Open Subtitles | كما ترون، هذا هو بالضبط نوع الخبرة التي نحتاجها، |
Tamam, işte tam da bu yüzden Annemin gelmesini istememiştim. | Open Subtitles | حسناً، هذا هو بالضبط سبب عدم رغبتي بمجيء والدتي |
Bunları mahkemeye çıkmaya ikna edebilirsem yapmamız gerekecek olan şey tam da bu. | Open Subtitles | لأنه بعد أن أتحدث مع هؤلاء في مجلس الإدارة, هذا هو بالضبط ما سيكون علينا فعله. |
- Yapmamız gereken tam da bu. | Open Subtitles | هذا هو بالضبط ما يتعين علينا القيام به |
Mesele işte tam da bu, Virginia. | Open Subtitles | هذا هو بالضبط المغزى يا فرجينيا. |
Düşmanlarımızın istediği tam da bu. | Open Subtitles | هذا هو بالضبط ما يأمل أعدائنا. |
İşte tam da bu yüzden bilime giriyorum. | Open Subtitles | ذلك بالتحديد سبب دراستي لهذا العلم |
Ancak DNA kanıtı o kadar tutarlıydı ki tam da bu yüzden hatalıydı. | TED | لكن أدلة الحمض النووي كانت متينة ومثالية للغاية وهذا بالضبط لأنها خطأ |