| {\1c00FFFF}{\3c000000}{\4c000000}Yani demek istediğim, bu kadın hiç tanışmadığımız ablam olabilir. | Open Subtitles | قد تكون هذه أختاً كبرى لم نقابلها من قبل |
| Öldüklerinde, daha önce hiç tanışmadığımız ailesi çıka geldi ve bütün evi boşalttı. | Open Subtitles | وحينما تُوفيّا، عائلتهما التي لم نقابلها من قبل أتت، لإخلاء المنزل |
| Daha önce tanışmadığımız hatta adını duymadığımız bir kadını getirmek mi? | Open Subtitles | امرأة لم نقابلها قبلًا ولم نسمع بها؟ |
| Eğer babam haklıysa kasabada henüz tanışmadığımız başka bir kurt adam daha var demektir. | Open Subtitles | أتعلم؟ إن كان أبي محقًا فهذا يعني أن هناك مذئوب في المدينة لم نقابله بعد |
| Hiç tanışmadığımız terapiste mi? | Open Subtitles | ذلك الذي لم نقابله مُطلقاً؟ |
| Onlar, henüz tanışmadığımız arkadaşlarımızdır. | Open Subtitles | لا يوجد غرباء فقط أصدقاء، لم نلتقِ بهم بهم |
| Bu yüzden onunla hiç tanışmadığımız bir dünyadayım. | Open Subtitles | في عالم لمْ نلتقِ فيه قط. |
| tanışmadığımız iki farklı babamız vardı, annemiz ise kefaletle bırakılmıştı. | Open Subtitles | كان لدينا اثنين من الآباء المختلفين والذين لم نلتقي بهما قط والدتنا، تحت الكفالة |
| Randy ile evimiz diyeceğimiz yeri bulmaya çalışırken, henüz tanışmadığımız bir kadın kendi sorunlarıyla uğraşıyordu. | Open Subtitles | (بينما كنت و (راندي نحاول أن نجد مأوى امرأة شابّة لم نقابلها بعد كانت تواجه مشاكلها الخاصّة |
| Tüm bu vakadaki tek şüphelinin, daha önce hiç tanışmadığımız ve aniden ortaya çıkıp, bize para saçmaya başlayan... | Open Subtitles | نعم, المشتبه به الوحيد في هذه القضية لديه ارتباط مع شخص ما والذي لم نلتقي به من قبل والذي ظهر إلينا فجأة |
| Yani, biri henüz canlı olarak tanışmadığımız için arkadaş olmadığımızı söylerse... | Open Subtitles | أقصد، إذا قدم أحدهم وقال أننا لسنا أصدقاء لأننا لم نلتقي شخصياً... |