ve bu Tartışmak için faydalı bir model değildir, ancak oldukça yaygın ve köklü bir modeldir. | TED | و هذا النموذج ليس مفيداً كثيراً للجدال لكنه نموذج شائع كثيراً و راسخ للجدال. |
Temizleyeceğim 12 oda daha var. Tartışmak için vaktim yok. | Open Subtitles | لديّ 12 غرفة لأرتّبها ليس لديّ وقت للجدال |
Şimdide komşular annenle babanı Tartışmak için buraya gelmek istiyorlar. | Open Subtitles | والآن الجيران يريدون المجىء الى هنا الليلة لمناقشة أمر والديك |
Dur, anne. Buraya Tartışmak için geldiğini söylemiştin. | Open Subtitles | مهلاً يا أمي، لقد اعتقدت أنكِ هنا لنناقش الأمر |
Onu ortaya çıkarmak istiyoruz ya. Ama Tartışmak için çok sıcak. | Open Subtitles | هذا ما سوف نكتشفه , ألآن الجو حار جداً للمجادلة |
Daha önceden acil bir konuyu Tartışmak için müşterimin evine gittiğinizi söylemiştiniz. | Open Subtitles | بأنك ذهبت إلى منزل موكلي لتناقش امرٌ طارئ |
Gördüğün şey üzerinde Tartışmak için yeterince zamanımız yok değil mi? | Open Subtitles | لا وقت لدي للشجار لقد رأيتِ ما حدث ، صحيح؟ |
Açıkçası, biliyorsun prosedürle ilgili meseleleri seninle Tartışmak için yetkili değilim. | Open Subtitles | من الواضح .. انته تعرف اننى لست حرا لمناقشه إجرائاتى معك |
- Tartışmak için çok inatçısın. - İnatçı değilim. Sadece gerçekçiyim. | Open Subtitles | أنت عنيد جداً فى المجادلة لست عنيداً , انا صادق فقط |
Başkaları aceleyle davranamadan diğer tanrılar ne yapacaklarını Tartışmak için birbirlerine döndüler. | TED | وقبل أن يتهوَّر أحد، اجتمع الآلهة الآخرون ليناقشوا ما يجب فِعلُه. |
Seninle Tartışmak için mi aşağıda beklediğini düşünüyorsun? | Open Subtitles | لذا هل تعتقدين أنه ينتظرك هناك للجدال معك؟ |
Tartışmak için değil, düşününce onlar buraya biraz reinigen kovalamak için gelmişlerdi. | Open Subtitles | ليس للجدال كما تعلم ولكن اخذا بالاعتبار انهم فعلوا كل هذا في سبيل ضرب الرينجن قليلا |
Hayır, Tartışmak için neden yok. Bu şarap muhteşem. | Open Subtitles | لا ، لا يوجد داعي للجدال هذا النبيذ مذهل |
Efendim, tahliye senaryolarını Tartışmak için İç Güvenlik grubunu toplayacağım. | Open Subtitles | سيدى , سأجتمع بـ فرقة الأمن الوطنية لمناقشة خطط الإخلاء |
Oğlumun nasıl öldüğünü değil, intikamını nasıl alacağımı Tartışmak için. | Open Subtitles | ليس لمناقشة كيفية مقتل ولدي بل لمناقشة كيفية الثأر له |
Onların aktivizmlerinden bir araya gelme yeteneğini öğreniyorduk. Sadece problemleri Tartışmak için değil çözümleri de Tartışmak için. | TED | كنا نتعلم منهم عن أنشطتهم وقدرتهم على التكاتف، ليس فقط مناقشة المشاكل ولكن أيضاً لمناقشة الحلول. |
O halde, dinle bugün seni çok önemli bir konuyu Tartışmak için çağırdım. | Open Subtitles | اسمع لقد طلبت منك الحضور هنا لنناقش أمر في غاية الأهمية |
Kim, kime ne dedi Tartışmak için ve neden söyleme ihtiyacı duydu diye? | Open Subtitles | لنناقش من قال لمن ولماذا شعروا انهم مجبرين على قول ذلك ؟ |
Grogan ile Tartışmak için durdum ve kontrolümü kaybettim. | Open Subtitles | توقفت للمجادلة مع جروجان وفقدت السيطرة |
Hayır, Tartışmak için daha çok erken. | Open Subtitles | كلا، لازال الوقت مبكراً للمجادلة |
Beni sabahın köründe hayatın anlamını Tartışmak için mi aradın? | Open Subtitles | إذًا اتصلت بي مع شقّة الشمس لتناقش معنى الحياة؟ |
Sizin de duyduğunuz gibi Tartışmak için zamanımız yok. | Open Subtitles | مثلما أنك تسمع، لا يوجد وقت للشجار |
Dostlar, arkadaşımız Mak'ın önerisini Tartışmak için toplandık. | Open Subtitles | اصدقائي لقد تجمعنا لمناقشه "اقتراح صديقنا "ماك |
- Tartışmak için çok inatçısın. - İnatçı değilim. Sadece gerçekçiyim. | Open Subtitles | أنت عنيد جداً فى المجادلة لست عنيداً , انا صادق فقط |
Her hafta barış konusunu Tartışmak için toplanırlar birlikte otururlar, hikayeler paylaşır, kurabiye yerler. | Open Subtitles | كل أسبوع يلتقون ليناقشوا أحوال مثل السلام، إنهم يجلسون ويتبادلوا الحكايات ويخبزون الكعك |
Çalışmalarınız sizinle Tartışmak için can atıyorlar. | Open Subtitles | هم مهتمّون جداً لمُنَاقَشَة عملِكَ مَعك. |
Hiçbir mahkumun suçlu veya masum olduğunu Tartışmak için burada değilim. | TED | لست موجودا هنا لأناقش إن كان السجين مذنبا أو بريئا. |