Her bir kırmızı nokta tedavi edilebilir bir hastalıktan dolayı göremeyen bir insanı gösteriyor ve artık onların yerleri belirlenebiliyor. | TED | كل دبوس أحمر يمثل شخصا أعمى بسبب مرض يمكن علاجه ومعالجته وتحديد مكانه. |
Uzun lafın kısası, bu kronik ama tedavi edilebilir bir şey. | Open Subtitles | وكل ما يخص علاجه.. انه امر مزمن ولكن يمكن علاجه. |
Nörolojik bir durum, tedavi edilebilir bir hastalık değil. | Open Subtitles | \u200fإنها حالة عصبية. \u200fوليس مرضاً يمكن علاجه. |
Her Allah'ın günü altı bin beş yüz Afrikalı AIDS yüzünden ölüyor -- önlenebilir, tedavi edilebilir bir hastalıktan -- bizim eczaneden alabildiğimiz ilaçlara ulaşamadıkları için. | TED | ستة الاف ونصف أفريقي يموتون كل يوم من الايدز -- مرض يمكن الوقاية منه، العلاج منه -- لنقص في عقاقير يكمننا الحصول عليها من اي صيدلية. |
OCD tedavi edilebilir bir hastalıktır. | Open Subtitles | الوسواس القهري يمكن علاجه |