tehdit değil. Yalan söylersen seni öldürürüm kaptan. | Open Subtitles | هذا ليس تهديداً سأقتلك إن كنت تكذب أيها الربان |
Hayır anne. Bu, yalandan bir tehdit değil. Bu sefer ciddi söyledi. | Open Subtitles | كلا والدتي، هذا ليس تهديداً باطلاً إنه جاد هذه المرة |
UFO'lar ulusal güvenliğe doğrudan fiziksel bir tehdit değil. | Open Subtitles | الأطباق الطائرة ليست تهديدا مباشرا للأمن القومي |
Bayan, üzgünüm. Sıkıntınızı anlıyorum ama bu inandırıcı bir tehdit değil. | Open Subtitles | سيدتى انا اسف انا اتفهم احباطك لكن هذا ليس تهديد دى |
Söylediğim bir tehdit değil, bir gerçek. | Open Subtitles | ان ما قلته ليس تهديدا بل هو الحقيقة ببساطة |
Lütfen Malcolm, o bizim için bir tehdit değil. | Open Subtitles | مالكوم رجاء انه ليس بتهديد لنا |
Bu gerçek bir tehdit değil. | Open Subtitles | إنه ليس تهديدًا حقيقيًا. |
Kalan Günahkarlar bir tehdit değil. | Open Subtitles | والمجموعة ليسوا تهديداً, اذا كانوا يريدون التنظيم |
Sayıca üstünlük ve ateş gücü bizde. Sterling bizim için tehdit değil. | Open Subtitles | لدينا العدد وقوّة النيران (ستيرلينغ) لا يشكّل تهديداً لنا |
Bu sadece fiziksel bir tehdit değil. | Open Subtitles | التعقب ليس تهديداً جسدياً فحسب, |
tehdit değil bu, çünkü gerçekten yapacağım. | Open Subtitles | أنه ليس تهديداً لأني سوف أفعله. |
Bu benim için bir tehdit değil. Suikastçılar Birliği bir ordudur. | Open Subtitles | ذلك ليس تهديداً لي، فـ"اتحاد القتلة" عبارة عن فيلق. |
- Bu bir tehdit! - Sizi temin ederim, tehdit değil. | Open Subtitles | هذا تهديد - أؤكد لك، ليس تهديداً - |
Hayır. tehdit değil. Düşün. | Open Subtitles | لا , ليس تهديداً , فكري |
İhtiyar tehdit değil. | Open Subtitles | الرجل العجوز ليس تهديداً |
Yeni bir dişi tehdit değil, maceradır. | Open Subtitles | فالأنثى الجديدة ليست تهديدا له , وإنما تحدي |
Artık bizim için bir tehdit değil. | Open Subtitles | انها ليست تهديدا لنا بعد الآن. |
- O tehdit değil. | Open Subtitles | ـ إنه ليس تهديد ـ هذا ليس من شأنك |
Yani... boş bir tehdit değil. | Open Subtitles | اذا. ليس تهديد فارغ |
tehdit değil, telkin! | Open Subtitles | ليس تهديد ولكنه ايحاء |
İsa, rahiplere bir tehdit, bunun dışında kalabalık onu Yahudi kral diye selamlıyor, sana bir tehdit değil. | Open Subtitles | يسوع يهدد الكهنة، ولكن بخلاف الغوغاء تشيد به ملك اليهود، انه ليس تهديدا لك. |
Sayın Başkan, bu bir tehdit değil. | Open Subtitles | سيدي الرئيس , هذا ليس تهديدا انها فرصة |
- Kalk! - Sakin ol. Bu bir tehdit değil... | Open Subtitles | ـ قم ـ استرخ، هذا ليس بتهديد |
Bu bir tehdit değil. | Open Subtitles | وهذا ليس تهديدًا. |
- Onlar bir tehdit değil. - Evet, benim sayemde. | Open Subtitles | ليسوا تهديداً - أجل بفضلي - |
Teddy bir tehdit değil. Bunu tüm kalbinle biliyorsun. | Open Subtitles | (تيدي) لا يشكّل تهديداً لك أنت تدرك ذلك |