Fakat bu reddetmenin veya atağın tehlikesini öğrendiğimde, bunu değiştirmenin zamanı diye düşündüm. | TED | لكن، عندما تعلمتُ عن مخاطر الرفض أو الهجوم، فكرتُ، حان الوقت لتغيير ذلك. |
Bilim çoktan sigaranın, alkolün ve Çin Yemeklerinin tehlikesini kanıtladı ama ben hâlâ herkes için kolayı da mahvedebilirim. | Open Subtitles | لقد أثبت العلم مخاطر التدخين والكحول والطعام الصيني، ولكني لا أزال أستطيع افساد المشاريب العادية للجميع. |
İlkbaharda eriyen deniz buzu tehlikesini ve yazın yiyecek kıtlığını atlattılar. | Open Subtitles | لقد نجوا من مخاطر ذوبان جليد البحر في الربيع وقلّة الطعام في الصيف |
Ayrıca Kraliyet Muhafızları'na göre varlıkları bile sızma tehlikesini arttırmak için yeterliydi. | Open Subtitles | "قرر الحرس الملكيّ أنّ ظهور الجنود العاديّين" "سيزيد من مخاطر التسلل" |
Bir avcı ile yaşama tehlikesini göze almak ya da hava kararmadan birkaç saat önce yeni bir barınak bulmaya çalışmak. | Open Subtitles | إما أن يبقى ويخاطر بالعيش مع المفترس وإما محاولة العثور على مأوى جديد في الساعات القليلة قبل الظلام |
- Salgın tehlikesini göze mi alalım? | Open Subtitles | ويخاطر بتفشيه ؟ |
Kendisi yeryüzünün tehlikesini henüz sizin kadar kavrayamadı Prens Orm. | Open Subtitles | إنها لا تعي مخاطر السطح بقدرك يا سمو الأمير (أورم) |