Aslında olan şu; bilgisayarı kullanan tek bir çocuk var. | TED | ما تحصل عليه في الواقع، هناك طفل واحد يشغل الحاسوب. |
baban burada yaşamıyor çünkü ben tek bir çocuk yetiştirmek istedim ve seni seçtim. | Open Subtitles | ودعني أكون واضحة أبوك لا يعيش هنا لأنني قررت أن أربي طفل واحد وقد اخترتك |
Ailede tek bir çocuk var Cooper. | Open Subtitles | ولهذا أنا غاضب هناك طفل واحد فقط في العائلة |
Beytüllahim'de tek bir çocuk bile kalmayacak! | Open Subtitles | ـ أبناء بيت لحم سيُقتلوا |
Beytüllahim'de tek bir çocuk bile kalmayacak. | Open Subtitles | ـ أبناء "بيت لحم" سيُقتلوا |
Doğru DNA kombinasyonuna sahip tek bir çocuk başlangıç olabilir. | Open Subtitles | طفل واحد مع التركيبة الصحيحة من الحمض النووي يمكن أن يكون البداية |
Fakat okulun ilk gününde tek bir çocuk bile okula gelmedi. | TED | لكن في أول يوم دراسي لم يذهب طفل واحد. |
Bu yanlış. (Kahkaha) Okuma güçlüğü çeken tek bir çocuk ve hayatını perişan edebilir. | TED | هذا خطأ. (ضحك) طفل واحد عسير القراءة ويمكن أن يكون قد أفسد حياته. |
Bütün bunlar tek bir çocuk için. | Open Subtitles | كل هذا حول طفل واحد... ؟ |