Ama özel olarak tek bir şeyi söylemen için seni buraya çağırdım. | Open Subtitles | طلبت منكم هنا لتقابلني لتقول لي بشكل خاص شيء واحد فقط صحيح. |
Belki de en iyisi her şeyi bırakıp... tek bir şeyi düşünmemdir. | Open Subtitles | حسناً ، ربما من الأفضل إذا فكرت بشأن شيء واحد بدلاً من كل شيء آخر |
Dönemimin ilk senesi bitmiş ve yapacağım dediğim tek bir şeyi bile başaramamıştım. | Open Subtitles | ومرت السنة الرابعة من حكمي ولم أحقق فيها شيئاً واحداً تم انتخابي لفعله |
Ülke genelinde sadece tek bir şeyi isteyen milyonlarca Yemen halkının dayanışması. | TED | ان التضامن الذي اعترى ملايين اليمنين عبر البلاد لا يطالب الا بشيء واحد هو التغيير |
Şimdi tamamen öldü... Ve tamamen ölülerle genelde sadece tek bir şeyi yapabilirsiniz. | Open Subtitles | أما الميت تماما فعادة هناك شيئا واحدا يمكنك أن تفعله |
Ama bu da, tek bir şeyi önemli yapıyor. | Open Subtitles | لكن بالحالتين, أمر واحد يهمّ. |
Şimdi, bu senaryoda tek bir şeyi değiştirelim. | TED | الآن، لنغير شئ واحد فقط في هذا السيناريو. |
Ama nasıl bittiğinin önemi yok, sadece tek bir şeyi bil: | Open Subtitles | ولكن لا يهم كيف إنتهى الأمر فقط إعرف شيئاً واحِداً |
Bu gezegende 40 yıldan beri varım ve henüz tek bir şeyi bile anlayamadım. | Open Subtitles | أعيش على هذا الكوكب منذ 40 عاماً لكني غير قادر على فهم شيء واحد |
Belki de en iyisi her şeyi bırakıp... tek bir şeyi düşünmemdir. | Open Subtitles | حسناً ، ربما من الأفضل إذا فكرت بشأن شيء واحد بدلاً من كل شيء آخر |
Zarn'ın şeytani planını uygulaması için sadece tek bir şeyi eksik. | Open Subtitles | الزارن يفتقر الى شيء واحد فقط لتنفيذ خطته الشريره |
Londra'daki sözümona terörist saldırılardan bahsettiğimiz zaman, tek bir şeyi hatırlamalıyız: | Open Subtitles | عندما نتحدث عما يسميه البعض الهجوم الإرهابي على ماراثون لندن فيجب أن نتذكر شيء واحد |
Kızımla ilgili tek bir şeyi... değiştirmektense, istifamı imzalamayı tercih ederim. | Open Subtitles | أفضل الإستقالة من منصبي على أن أغير شيئاً واحداً في إبنتي |
Hadi diyelim ölmedi yarın uyanıp tek bir şeyi o resmi hatırladı. | Open Subtitles | لنفرض أنها قد نجت ثم تستيقظ غداً وهي لا تذكر سوى شيئاً واحداً هذه الصورة |
tek bir şeyi unutma: arabada kalmak. | Open Subtitles | تذكر شيئاً واحداً: عليك أن تبقى في السياره، مفهوم؟ |
Bak, Çaylak, eğer bu hastaneden ayrılırsan sadece tek bir şeyi iyi bilmen gerekiyorsa ve Tanrı korusun bunun olma olasılığı oldukça yüksek gözüküyor, bilmen gereken şey şu olsun: | Open Subtitles | اذا تركت هذه المستشفيه و علي درايه بشيء واحد و هناك فرصه جيده لحدوث هذا |
Savaştan bireyselliğin çıktığını düşünün. tek bir şeyi düşünüyor: Amacı. | Open Subtitles | تخيل حرباً بلا أفراد متفرقون، يفكر بشيء واحد: |
Çılgınca bir şey yapmaya kalkarsan tek bir şeyi kanıtlar. | Open Subtitles | إذا قررتى لفعل شىء ما برى و سخيف هذا سوف يثبت شيئا واحدا |
Doğan gereği tek bir şeyi doğru yapabiliyorsun. | Open Subtitles | طبيعتك لا تسمح لك إلا بأن تفعل شيئا واحدا فقط بصورة صحيحة |
David, tek bir şeyi hatırlamanı istiyorum. | Open Subtitles | ديفد) أريدك أن تتذكر أمر واحد) |
Ve de sandığım ve de emin olduğum kişiyse sadece tek bir şeyi düşünüyor olması gerekir: | Open Subtitles | وإذا كان الشخص الذي أظن أنه عليه فلابد أنه يفكر في شئ واحد |
Ama sadece tek bir şeyi yaparken görmek istiyor. | Open Subtitles | ولكنّهم يُريدون رُؤيتك تفعلين شيئاً واحِداً فقط |
Bunların hepsi tek bir şeyi gösteriyor. | Open Subtitles | كلّ هذا يُشير إلى شيءٍ واحد. -المُخدّرات . |
Bu tek bir şeyi kanıtlıyor. | Open Subtitles | حسنًا، ذلك يثبت شيئًا واحدًا. |