| Tek farkı bazıları yeleğimden görünüyor. | Open Subtitles | الفرق الوحيد هو أن البعض منهم كان يسترق النظرات من خلال حمّالتي المحظوظة |
| Orijinalinden Tek farkı, ekipte bir de 5. üye vardı. | Open Subtitles | الفرق الوحيد بين المسلسل والقصة الأصلية، أنه كان هناك عضو خامس في الفريق |
| Tek farkı, iki katı kazanacak olman. | Open Subtitles | لكن الفرق الوحيد هو أنك ستجنين ضعف النقود |
| Ama bu kâbusun Tek farkı hiçbir zaman uyanamayacak olman. | Open Subtitles | الإختلاف الوحيد هذا الكابوس لن تستيقظ منه أبدا ً |
| Diğer günlerden Tek farkı, hamileliği öğrendikten sonraki ilk gün olmasıydı. | Open Subtitles | كان يوم مثل أى يوم آخر, ما عدا أنه كان أول يوم بعد أن عرفت 000 |
| O benim babam gibi, Tek farkı hayatım boyunca babamın beni fark etmesine çalıştım. | Open Subtitles | إنّه مثل والدي، عدا أنّي أمضيتُ حياتي بأسرها محاولة لفت نظر والدي لي |
| Biz içerde yapıyoruz onlar dışarda. Tek farkı bu. | Open Subtitles | هم يقومون بها بالخارج و نحن بالداخل هذا هو الفرق الوحيد |
| Bebe, Londra Punjab gibidir... Tek farkı Punjab'lıların daha fazla olmalarıdır. | Open Subtitles | ..بيبي ,لندن مثل البنجاب تماماً الفرق الوحيد هو أنه يوجد الكثير من البنجابيين في لندن |
| Tek farkı artık hiç birimizin pek de umurunda değil. | Open Subtitles | الفرق الوحيد الآن هو أن لا أحد منا يهتمّ |
| Tek farkı ben kimseyi öldürmek zorunda değilim. | Open Subtitles | الفرق الوحيد أنّي لستُ مطالبةً بقتل أيّ أحد. |
| Tek farkı şu ki ben gösterimi sahnede yaparken o gösterisini tüm şehirde yapıyor. | Open Subtitles | الفرق الوحيد أني أؤدي على المسرح. بينما هو قام بتحويل المدينة بأكملها إلى مسرح. |
| Tek farkı bu tarz adil olmayan mahkumiyetlerde genelde fakir ve azınlık mensubu insanların olması. | Open Subtitles | الفرق الوحيد أنّ الناس الذين يستهدفهم في العادة هذا النوع من ردود الأفعال العقابية هم الفقراء و الأقليات |
| Bana göre onunla Tek farkı arada senin vekil oğlun olması. | Open Subtitles | الفرق الوحيد الذي أراه بأن هذه الصفقة ضدابنكالبديل. |
| Tek farkı, onlar kürek kullanabilirdi. | Open Subtitles | الفرق الوحيد أنهم كانوا يستعملون المجرفة |
| Oyundan Tek farkı kurbanların gerçek olmasıdır. | Open Subtitles | الفرق الوحيد في هذه اللعبة أن الضحايا حقيقيون. |
| Tek farkı var, ölü değiliz. | Open Subtitles | الفرق الوحيد ، أننا لسنا أموات |
| Tek farkı artık benimle birlikte olması. | Open Subtitles | الفرق الوحيد الآن هو انها معي. |
| Evet, aranızdaki Tek farkı bulmuşsun. | Open Subtitles | أجل , لقد وجدت الإختلاف الوحيد |
| Diğer günlerden Tek farkı, hamileliği öğrendikten sonraki | Open Subtitles | كان يوم مثل أى يوم آخر, ما عدا أنه كان أول يوم بعد أن عرفت |
| Aynı kızın peşinden koşuyorum Tek farkı, kredi kartı borçlarını ödüyorum. | Open Subtitles | أطاردنفسالفتاة.. ما عدا أنّي أدفع جميع فواتير بطاقة إئتمانها. |