Birbirleriyle yarışabilecek kadar zengin bir oda dolusu dünyanın en zenginleri varken, neden tek kişiye satsın ki? | Open Subtitles | لماذا تعرضه لشخص واحد اذا كانت لديك غرفه مليئه بأغنى رجال العالم ليزايدوا ضد بعضهم؟ |
Ama ne yazık ki aynı anda tek kişiye gerçek bir anne olabilirim. | Open Subtitles | ولكن للأسف, لن أستطيع أن أصبح أم حقيقية, بإستثناء لشخص واحد فقط. |
- Eğer odaklarsak, tek kişiye yetecek kadar bir geçit açabiliriz. | Open Subtitles | -إذا ركّزناهم، نحن يمكن أن نحفر ممرا ً كبيراً بما فيه الكفاية لشخص واحد. |
Seni gerçekten umursayan tek kişiye ihanet ettin. | Open Subtitles | و خنت الرجل الوحيد الذي اهتم لأمرك |
Capua Şampiyonu Spartacus onu bugüne kadar yenebilmiş tek kişiye karşı ölümüne dövüşsün. | Open Subtitles | (بطل (كابوا سبارتاكوس) في قتالٍ حتى الموت) ضد الرجل الوحيد الذي هزمه يوماً |
Capua Şampiyonu Spartacus onu bugüne kadar yenebilmiş tek kişiye karşı ölümüne dövüşsün. | Open Subtitles | (بطل (كابوا سبارتاكوس) في قتالٍ حتى الموت) ضد الرجل الوحيد الذي هزمه يوماً |
Bize yardım edebilecek tek kişiye mesaj atıyorum. | Open Subtitles | انا اراسل الشخص الوحيد القادر على المساعدة |
Beni gerçekten isteyen bir aile bulmama yardım edebilecek tek kişiye. | Open Subtitles | لمقابلة الشخص الوحيد القادر على مساعدتي للعثور على عائلة تريدني |
Bu sadece örnek. tek kişiye yeter. | Open Subtitles | {\pos(190,220)}،هذه محض عينة كافية كجرعة لشخص واحد. |
Börekler tek kişiye o zaman. | Open Subtitles | حسنٌ! إذًا زلابية لشخص واحد. |