Bana bıraktığınız tek tanığı kendi tarzımda sorgulamama izin vermelisiniz. | Open Subtitles | يجب عليك السماح لى باستجواب الشاهد الوحيد الذى قمتم بتركه فى طريقى |
Sanırım nerede olduğumun tek tanığı akşam yemeği için derisini yüzdüğüm domuz. | Open Subtitles | أخشى أنّ الشاهد الوحيد على مكاني هو الحيوان البري الذي سلخته |
Şu an, babanın ve ablanın kaçırılması olayının tek tanığı sensin. | Open Subtitles | الاّن أنت الشاهد الوحيد على حادث الاختطاف |
Şu an, babanın ve ablanın kaçırılması olayının tek tanığı sensin. | Open Subtitles | ريتشارد حتى الاّن، أنت الشاهد الوحيد على اختطاف والدك وشقيقتك |
Bu da sizi Phuchit'in orada olduğunun tek tanığı yapıyor. | Open Subtitles | اذا انت الشاهدة الوحيدة ان شيت كان هناك |
İddia edilen bu cinayetin tek tanığı, Lincoln Burrows' un eski kız arkadaşı olan Veronica Donovan'dır. | Open Subtitles | الشاهدة الوحيدة على جريمة القتل المزعومة (هي (فيرونيكا دونوفان عشيقة (لينكولن بوروز) سابقاً |
Parayı çalmak istedin ve tek tanığı öldürdün. | Open Subtitles | أردت ان تسرق النقود ثم تقتل الشاهد الوحيد |
Eşiniz bu olayın tek tanığı olabilir o yüzden bir aşamada onunla konuşabiliriz diye umuyoruz. | Open Subtitles | زوجكِ ربما هو الشاهد الوحيد بهذه الجريمة لذا في هذا الصياغ نأمل أن نتحدّث إليّه |
Cinayetinin tek tanığı benim. Ama tetikçi ben değilim. | Open Subtitles | كنتُ الشاهد الوحيد على مقتله ولكن لم تكن عمليّة قتل |
Babamın cinayetinin tek tanığı, minibüsün içinde vurulması kim için adil oldu. | Open Subtitles | الشاهد الوحيد على مقتل والدي التي كانت بالشاحنة التي تعرضت للحادث |
Bütün bu kargaşanın tek tanığı sensin. | Open Subtitles | انت الشاهد الوحيد في كل هذه الفوضي |
Adam sinirlendi Brittany'yi suçladı, onun Sam Nozik cinayetinin tek tanığı olduğunu farketti. | Open Subtitles | مدركاً أنهُ (هي الشاهد الوحيد على مقتل (سام نوزك |
- Olayın tek tanığı Caleb'mış. | Open Subtitles | -كان (كايلب) الشاهد الوحيد . |