Benim için hazırladığı teklifiyle. | Open Subtitles | و لكن القدر تدخل لا زوى تدخلت بعرض زواج مقصود إلى |
İyiliğimden sonra, bana Tommy'e ve Ghost'a el atma teklifiyle geldi. | Open Subtitles | بعدما فعلت ذلك , قد جاء بعرض بالتراجع عن مساندة جوست وتومى |
Ve beni de evine eşsiz koleksiyonunu gösterme teklifiyle götürmuştü. Nasıl bir koleksiyon? | Open Subtitles | وقد اخذنى إلى منزله ، بعرض ان يرينى مجموعة فريدة التجمع... |
Yarın resmi satın alma teklifiyle birlikte geliyorum. | Open Subtitles | سآتي بعرض استحواذ رسمي في الغد |
Çekil git önümden. Ev teklifiyle başlayacaktım. Andy. | Open Subtitles | ابتعد عن طريقي ينبغي لدي القياده مع عرض الشقة اندي |
Senatör Blake'in savunmayı güçlendirme teklifiyle başlayalım. | Open Subtitles | لنبدأ بعرض السيناتور (بلايك) لزيادة الإنفاق الدفاعي |
Boston teklifiyle bir avantaj olduğu için bu kadar ilgilendim. | Open Subtitles | - كنت مهتمة بعرض "بوسطن" كنفوذ |
Satın alma teklifiyle beraber yarın oraya geliyorum. | Open Subtitles | سآتي بعرض استحواذ في الغد |
Jian-Yang, Periscope'a iş bulmak için gitti, dört milyon dolarlık devir teklifiyle döndü. | Open Subtitles | (جيان يانغ) ذهب إلى "بيريسكوب" لوظيفة و خرج بعرض إستحواذ مقابل أربع ملايين دولار. |
Aquaman teklifiyle ilgili. | Open Subtitles | الأمر يتعلّق بعرض "رجل الماء" |
Eğer onlara nakit ödeme teklifiyle yaklaşırsak... | Open Subtitles | إذا نفاتحهم مع عرض نقدي الآن... |