"televizyondaki" - Traduction Turc en Arabe

    • التلفاز
        
    • التلفزيون
        
    • بالتلفاز
        
    • التلفزيونية
        
    • التلفزيوني
        
    • تلفزيوني
        
    • فِي التِلْفَاز
        
    • التِلفاز
        
    Efendim, dün gece televizyondaki profesyonel futbol yarışmasını izlediniz mi? Open Subtitles سيدي, هل شاهدت مبارة كرة القدم للمحترفين على التلفاز البارحة؟
    Pekala millet, ASMI-Kalade Yarış tıpkı televizyondaki Fevkalade Yarış gibi... Open Subtitles حسنا يارفاق ,سباق معرضنا يشبة مسلل السباق المدهش على التلفاز
    Böylece ulusal televizyondaki bir programdaydım. TED لذلك ظهرت على برنامج الذروة في التلفاز الوطني
    televizyondaki adam ben bir seks şovu yapmışım gibi konuştu. Open Subtitles . الرجل في التلفزيون يعمل صوتا يشبه استعراض المخنث.
    Tatlım, sen de televizyondaki bu kızlar kadar güzelsin. Open Subtitles أنكِ جميلة مثل الفتيات التي بالتلفاز تماماً
    Kumandalı diktatörler oluyoruz ve televizyondaki herkesi eleştirmeye başlıyoruz. TED نصبح دكتاتوريون مع جهاز تحكم عن بعد و نبدأ بنقد الأشخاص على التلفاز.
    televizyondaki bir cinayet gizemi gibi sanıyorsunuz. TED انت تعتقد انه في التلفاز مثلا, تشاهد دراما جريمه قتل.
    televizyondaki bir söyleşisi esnasında kendisine "nasıl bu kadar hoş görünebiliyorsun" TED وعندما سئلت في لقاء في التلفاز " كيف تبدين بهذه الروعة؟"
    Ve televizyondaki insanlar duymak istediğimiz hiçbir şeyi söylemiyorlardı. TED ولم يكن الأشخاص في التلفاز يطلعوننا عما نحتاج لمعرفته
    Oturma odasında köşeden köşeye seken küçük bir çocuktum, televizyondaki sevdiğim güreşçiler olurdum. TED كنت ذلك الفتى، أقفز في كل مكان في غرفة المعيشة، متظاهرًا أنني أحد المصارعين المفضلين لي من التلفاز.
    Sonra bacaklarımı televizyondaki hanımlar gibi tıraş edeceğim. Open Subtitles ثم سأقوم بحلاقة قدماي مثل كل تلك السيدات في التلفاز
    Çocukken, hep dedektif olmak istemişimdir çünkü televizyondaki tüm dedektif filmlerini seyrederdim. Open Subtitles عندما كنت طفلًا أردت أن أُصبح محققًآ لأني كنت أُشاهد المحققين يخرجون على التلفاز
    televizyondaki geleceğini mi kaybetseydi? Open Subtitles ماذا، ويقضي على مستقبله في عالم التلفاز ؟
    Belki bana şu televizyondaki yemeklerden yapmıştır dedim. Open Subtitles و قد ظننت أنها أعدت لي عشاء كعشاء التلفاز
    televizyondaki gece yarısı şovunu izlediğn zaman ortaya çıkıyormuş diyorlar. Open Subtitles يقولون إنها تظهر عندما تشاهد التلفاز بوقت متأخر
    Sana dedim, televizyondaki en yoğun üç saat 10 dakika. Open Subtitles -إنها أكثر 3 ساعات و 10 دقائق ازدحاماً على التلفاز
    Tıpkı televizyondaki gibi dudaktan öpüşürler ve sonra da tohumları ekerler! Open Subtitles يقبلونبعضعلىالشفاه . .. كما يحدث على التلفزيون و بذرةصغيرةتخرج
    - televizyondaki Jimmy. Jeffy çok sever. Open Subtitles جيمى الذى يظهر على التلفزيون جيفى من أكبر معجبيه
    televizyondaki birisinin senden daha güzel olduğunu düşünüyor olma ihtimalim özgüvenini sarsıyor ve sende şüphe uyandırıyor. Open Subtitles أنت تشعرين بعدم الأمان وترتابين في أنني اظن أن امرأة بالتلفاز أجمل منك
    televizyondaki spor müsabakaları sırasında olmasın yeter. Open Subtitles فقط ليس خلال الأحداث الرياضية التلفزيونية
    Tamam, o zaman, diğer kanallar seni kapmadan televizyondaki şovuma gelmelisin. Open Subtitles حسنا, اذن علي ان اطلب منكم الحضول الى برنامجي التلفزيوني قبل ان تصل اليك القنوات الاخرى , موافق؟
    Kız kendini dine vermişti. televizyondaki rahiplerden birinin hesaplarını tutuyordu. Open Subtitles انها متدينة كانت تعمل محاسبة لبرنامج تلفزيوني ديني
    # Filmlerdeki şiddet ve televizyondaki cinsellik # Open Subtitles ♪ ھُوَ العُنْفُ فِي الأًفْلاَمِ وَالجِنْسُ فِي التِلْفَاز
    # Filmlerdeki şiddet ve televizyondaki cinsellik # Open Subtitles ♪ هو عُنفٌ بِالأفلامِ وجِنسٌ على التِلفاز

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus