Aslında aile lanetine inanmıyorum ama bir şeyler ters gitmeye başladığında suçu bunda buluyorum. | Open Subtitles | أنا لا أؤمن باللعنات العائلية ولكن عندما تسوء الأمور يساعدك ذلك فى إلقاء اللوم على شئ ما |
Yahudiler için işler ters gitmeye başladığında Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmiş. | Open Subtitles | هاجر للولايات المتحدة عندما بدأت تسوء الأمور للإسرائيليّين |
Çok iyi idare ediyordu ta ki işler ters gitmeye başlayana dek. | Open Subtitles | ...كان يبلي بلاءً حسناً حتى بدأت تسوء الأمور يوماً ما |
Çünkü o zamanlar işyerinde bazı şeyler benim için ters gitmeye başlamıştı. | Open Subtitles | ففي تلك الفترة بدأت أموري تسوء في العمل |
Ama daha sonra, neredeyse aynı anda işler ters gitmeye başladı. | Open Subtitles | لاحقاً، وفي آن واحد بدأت الأمور تسوء |
Sonra bir şeyler ters gitmeye başladı. | Open Subtitles | ثم بدأت الامور تسوء |