Ne zaman içimizden birinin babası kadın iç çamaşırı giyip tuğlayla annemizin kafasını yaracak? | Open Subtitles | كم من الوقت سيمضي، قبل أن يرتدي والدك ملابسه الداخليّة و يحطّم رأس أمّك بطوبة ؟ |
ÖIdüresiye dövdüğünüz kadın, birisi başına tuğlayla vurmuş. | Open Subtitles | المرأة التي ضربتها إلى ما يقارب الموت ضربها أحد ما بطوبة |
Bu tıpkı tuğlayla örülü bir duvarın içinden geçmeye çalışmak gibi. | TED | لان الامر يبدو وكأنهم يجرون الى الارتطام في جدار من الطوب |
Sırt çantasını tuğlayla doldurup Baston Şeker Nehri'ne atmak istiyorum Dora'yı. | Open Subtitles | و يهمني ان أملأ ظهرها مع الطوب ورميها في حلوى النهر |
Biri ona tuğlayla, çubukla ya da sopayla vurmuş. | Open Subtitles | شخص ما قام بضرب رأسه بحجر ، عصا ، أو مضرب |
tuğlayla vurdun! | Open Subtitles | ضربتني بقرميدة! |
Midemi bulandırıyordu, ona bir tuğlayla vurdum! | Open Subtitles | لقد جعلني امرض لقد ضربته بطابوقة |
Şehre giden tüm köprüler, tuğlayla örülü. | Open Subtitles | الجسور الواصلة الى المدينة جميعها مسدودة بالطوب |
Seninle evli olduğunu hatırladı bunu unutmak için kafasına tuğlayla vurdu. | Open Subtitles | ماذا حدث؟ لقد تذكر انه كان متزوج بك لذلك حاول ان ينتزع ذلك من ذاكرته بواسطة قالب طوب |
İki yıl önce, Newark'tan genç bir adam, camını tuğlayla kırarak Whitney Müzesi'ne girdi. | Open Subtitles | فتاة على الأرجح منذ سنتين, شاب (من (نيوارك إقتحم متحف (وايتني) بتهشيمه نافذةً بطوبة |
tuğlayla çocuğun birine çaktım. Suratı dağıldı. | Open Subtitles | قمت بتحطيم وجه طفل بطوبة |
"Eğer karım ve çocuğumun önünde benimle bir daha böyle konuşursan tuğlayla dişlerini kırarım" dedim. - Hayır öyle demedin. | Open Subtitles | لو تحدثت أمام زوجتي و ابنتي مره أخرى بهذه الطريقة سوف أمشط أسنانك بقالب من الطوب |
"Eğer karım ve çocuğumun önünde benimle bir daha böyle konuşursan tuğlayla dişlerini kırarım" dedim. - Hayır öyle demedin. | Open Subtitles | لو تحدثت أمام زوجتي و ابنتي مره أخرى بهذه الطريقة سوف أمشط أسنانك بقالب من الطوب |
Üç katlı, kırmızı tuğlayla yapılmış ve dört bir yani arazi olan bir köşk arıyoruz. | Open Subtitles | إذن نحن نبحث عن ثلاث قصص، قصر الطوب الأحمر المحاطة بقطع من الأرض |
Hadi! tuğlayla zincir kırmak için beni uğraştırıyorsun? | Open Subtitles | بربك هل تريدني أن أحاول كسر سلسلة بحجر |
Malını çalan adamı gözetle uyukladığı anda bir tuğlayla kafasına patlat. | Open Subtitles | راقب ذلك الزنجي الذي ينهبك نعم - وحالما يغفل - إضرب رأسه بحجر أو ماشابه |
Yani, en azından onu tutup tuğlayla falan vurabilirdin. | Open Subtitles | كنت تستطيع تثبيته. وضربه بحجر أوشىءما . |
tuğlayla vurdun! | Open Subtitles | ! أنت ضربتني بقرميدة |
Hafife alırsan tuğlayla kafanı ezerim! | Open Subtitles | سأقصفك بطابوقة إذا فعلتها |
Sarayın duvarları insanların içeri girmesini önlemek için tuğlayla 15 kat daha takviye edilmiş. | Open Subtitles | جدران القصر عُزِزت بالطوب ، بـ 15 طبقة عميقة لمنع أي شخص من الدخول إليه |
Kullanmıyordum. Anlayacağın üzere, tuğlayla kapattım. | Open Subtitles | لم أكن بحاجة إليه، فقمت بسدّه بالطوب كما ترى. |
O zaman uzun süredir dışarıdaydım. Bir kızın suratına tuğlayla vurdun. | Open Subtitles | انت ضربت وجه فتاة بقالب طوب |