O kadar güçlü ki sana tutkal gibi yapışıyor ve asla kurtulamıyorsun. | Open Subtitles | شعور قوى. لدرجة أنه يلتصق بك مثل الصمغ, ولا تستطيع منه فِكاكاً. |
Havayla aşınmadan dolayı, U.V. ışığından dolayı, oksidasyondan dolayı, bu bağlayıcı madde, bu zift, topakların arasındaki tutkal büzülmeye başlayacaktır ve eğer büzülürse, mikro-çatlaklar oluşur ve topaklardan tabakalara ayrılır. | TED | بسبب التجوية، بسبب الأشعة فوق البنفسجية، بسبب التأكسد هذا الإسمنت، هذا القار الصمغ الذي يربط بين المجاميع سيتقلص و إذا تقلص ستحدث شقوق مجهرية و ستتظى المجاميع إلى طبقات رقيقة |
Adam altta, kemiklerinden tutkal yapılacağını bilen atlar gibi tepiniyordu. | Open Subtitles | وهو بالأسفل مثل الحصان من يعلم أنه ترأس مصانع الغراء |
O at ahırı terk edip, tutkal fabrikasına gitti ve sanat projelerinde kullanılmıştı. | Open Subtitles | ذلك الحصان ترك الاصطبل، ذهب إلى مصنع الغراء وتمّ استخدامه لصنع مشاريع فنّية. |
Lucy saçına tutkal sürmeye karar vermişti, hatırlar mısın? | Open Subtitles | هل تتذكر عندما قررت لوسي بوضع صمغ على شعرها |
Bearnez soslu fileminyonların tutkal içindeki köpek pisliği gibi görünüyor. | Open Subtitles | إن الفيليه بالصلصة عندما تُقدمها، تبدو كغائط كلبٍ في غراء |
Sonuç olarak, birçok işçi asgari ücretin altında kazanır ve toksik tutkal dumanları gibi zararlı kimyasallara maruz kalır. | TED | وكنتيجة، يكسب العديد من العمال أدنى من المستوى المعيشي، ويتعرضون للعديد من المواد الكيميائية الضارة مثل دخان الصمغ السام. |
Sana yapışmam için bana tutkal mı sürdün? | Open Subtitles | ماذا ؟ هل أعطيتني بعض الصمغ حتي ألتصق بكِ ؟ |
O gece, bizim mangadaki çocuklar üzerime battaniye attı beş dakika boyunca devamlı omzumu yumrukladılar daha sonra da ellerime tutkal döktüler. | Open Subtitles | هذه الليلة، ألقى زملائي في الفريق ملاءة عليَّ تبادلوا الأدوار في لكمي لخمس دقائق ثم سكبوا الصمغ على يدي |
Onu çırılçıplak soymuş ve sikine tutkal sürüp karnına yapıştırmış. | Open Subtitles | تسللت إليه بهدوء ، وضعت بعض الصمغ على عضوه ولصقته على بطنه |
Onu çırılçıplak soymuş ve çüküne tutkal sürüp... çükünü karnına yapıştırmış. | Open Subtitles | تسللت إليه بهدوء ، وضعت بعض الصمغ على عضوه ولصقته على بطنه |
- Aslında, özel bir tür tutkal geliştirdim. | Open Subtitles | في الحقيقة ابتكرت نوع مميز من الصمغ حقا? |
Ve Boksör'ün tutkal fabrikasına satıldığına dedikodusuna gelince sevgili liderimiz böyle bir şey yapmaz. | Open Subtitles | اما بخصوص الشائعات البغيضة بان بوكسر قد بيع الى مصنع الغراء قأن قائدنا المحبوب ما اكن ليفعل ذلك |
tutkal ya da başka yapıştırıcı kullanmadan roket gemisi yapmak mümkün mü? | Open Subtitles | بدون إستخدام مادة " الغراء " أو أى مواد لاصقة اخرى ؟ |
Bu sabah tutkal falan mı kokladın? | Open Subtitles | هل قمت بإستنشاق الغراء هذا الصباح يا هوبر؟ |
Gidip biraz daha tutkal alacağım. Onlara bir saniyeliğine göz kulak olur musun? | Open Subtitles | سأذهب لأحضر مزيداً من الغراء ، هلا راقتبهم قليلاً ؟ |
Konuşması bile midemi bulandıran hayvanın bölümlerinden bağ için tutkal yaptım. | Open Subtitles | صنعتُ الغراء للروابط من أجزاء حيوانات لا يهمّني مناقشتها صنعتُ أوراثاً على شكل لوغاريتمات |
Logoyu düzeltmek için kullandıkları ölü İngiliz yarış atlarında yapılan tutkal İngiliz sporu ile alakalı tek şey. | Open Subtitles | أعتقد بأن الشيء الوحيد بالإسلوب الرياضي البريطاني هو الغراء الذي استخدموه لتلصيق الأنوار والمستخرج من حصان سباق بريطاني |
Çok amatörce. Bak, salağın teki buraya tutkal sökücü bırakmış. | Open Subtitles | إنه لا شيء ، وانظر أحدهم ترك مزيل صمغ ملقى هنا |
Yapıştırmak için tutkal tabancası mı kullandınız? | Open Subtitles | هل أستخدمتِ صمغ المسدس لألصاق حبيبات الرز في الغلاف؟ |
Biri bana bir kalem el işi kağıdı ve yaldızlı tutkal getirsin! | Open Subtitles | ليجلب أحدكم ليّ بعض الأقلام .. وبعض أوراق البناء وبعض صمغ لامع! |
Ve bu gerçekten üzerinde uğraşmak zorunda olduğumuz bir şeydi: kitabın omurgasında tutkal vardı. | TED | وهذا أحد الأشياء التي كان علينا التعامل معها: كان هناك غراء على ظهر الكتاب. |
Geçmişteki tutkal ve uyuşturucu bağımlılıklarımızı hatırlarsak. | Open Subtitles | وأخذين في الاعتبار ماضينا في الادمان على على تدخين الغِراء - لقد تجاوزنا هذا |