Aklın, mizahın,fikir tutkun. Seni çok beğeniyorum. | Open Subtitles | عقلك, فكاهتك, شغفك للأفكار أنا معجب جدا بك |
Senin tek yapman gereken güzel görünmek, tutkun ve... yaratıcılığın gibi şeylerden bahsetmek. | Open Subtitles | انتي فقط عليك ان تكوني جميلة وتتحدثي عن شغفك و موهبتك والخ, الخ, الخ |
Bak, biliyorum sörf yapmak senin tutkun, hayatın, ve kaçışın. | Open Subtitles | أعلم أن ركوب الأمواج هو شغفك وحياتك ومنفذك للهروب من هذه الحياة |
Bu küçük hanımın dediğine göre, hiçbir istikametin ve tutkun yokmuş. | Open Subtitles | الشابه تقول, بأنه ليس لديك أي توجه ليس لديك أي شغف |
Kate, insanlar ve adalet için ve hayat için inanılmaz bir tutkun var. | Open Subtitles | كايت, لديك شغف بالعدالة والناس والحياة وهذا رائع |
Daha çok ilgi alanın, tutkun, yapacak bir şeylerin olması lazım. | Open Subtitles | و يجب أن يكون لديك طموحات اكثر و مشاعر و أشياء يجب عليك.. ان تفعلها |
Khande Rao'yu babasının tahtından indirdiğimde, senin büyük tutkun başarısızlığa uğramadı mı? | Open Subtitles | أنت تعرف هل وضعت كانديراو على عرش أبيه من أجل طموحك , لأخذلك الآن؟ |
Kendin için yazıyorsan, masum bir tutkun var demektir. | Open Subtitles | فإذا كنتِ تكتبين من أجل نفسك، فإنها عاطفة نقية. |
Evet. tutkun da pastan kadar var mı görmem gerekiyordu... | Open Subtitles | أجل، أحتجتُ أن أرى إن كان شغفك جيّدًا كمُعجّناتك. |
Beni yok edecek güce sahipsin ama bana bir çıkış yolu öneriyorsun çünkü tutkun gözlerini kör etmiş. | Open Subtitles | لديك القدرة على تدميري لكنك تعرض علي طريقًا للخروج لأن شغفك يعميك |
Olur da bir yıl sonra bu kıza olan tutkun hâlâ dayanılmazsa o zaman onunla evlenirsin. | Open Subtitles | ولو بعد سنة ظلَّ شغفك تجاه تلك الفتاة لايقاوم، جدًا تزوجها حينئذٍ. |
Mühendislik, benim tutkum. Sen tutkun ne, biliyor musun? | Open Subtitles | شغفي هو الهندسة هل تعرف ما هو شغفك ؟ |
- Yalan söylememeliydin. Charles, tutkun beni tarifsiz bir heyecan içine soktu. | Open Subtitles | تشارلز شغفك اذهلني اكثر من ما كنت أتصور |
Nelere tutkun olduğu senin kim olduğunu gösterir. | Open Subtitles | الأشياء التي تثير شغفك تُبرز هويتك |
Atlarla çıkar için ilgilenmiyorsun. Onlar senin tutkun. | Open Subtitles | الخيل لا يمثل لك مصلحة، بل شغف |
Sutyenler karşı belli ki bir tutkun var. | Open Subtitles | لديك شغف عظيم بحمّالات الصدور |
Antika arabalara tutkun olduğunu biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لديه شغف بالسيارات القديمة |
Politik tutkun olduğunu biliyoruz. Anın bu an olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعلم أن لديك طموحات سياسية ونعتقد أن هذا وقتك |
Hayatta direksiyon öğretmeni olmaktan başka tutkun yok mu? | Open Subtitles | هل تحاول إخباري أن طموحات حياتك توقّفَت بعد أن أصبحتَ معلّم قيادة ؟ |
Bir tutkun var mı? | Open Subtitles | هل لديك أي طموحات ؟ |
Oyunculuk tutkun hakkında en ufak bir fikri olmayacak. | Open Subtitles | ؟ فهي ليس لديها فكرة ابدا عن طموحك المتعلق بالتمثيل |
Ama tutkun ve sesinin oktavı takdire değerdi. | Open Subtitles | لكن طموحك وصوتك كانا مثيران للإعجاب، |
Bir tutkun olduğu için şanslısın. | Open Subtitles | لكن الكيمياء كذلك حسناً مبهجة ليست الكلمة الصحيحة أنت محظوظة لأنك تملكين عاطفة |