"tutkusu" - Traduction Turc en Arabe

    • شغفه
        
    • طموح
        
    • عاطفة
        
    • العاطفة
        
    • رغبته
        
    • آلام
        
    • شغفها
        
    • عاطفته
        
    • شغفٌ
        
    • شغف
        
    • الشغف
        
    • وشغف
        
    • وشغفه
        
    • عشقه
        
    • باشن
        
    Ama onun ilk tutkusu elektrikti. Kurbağalar ve kendi üzerinde sayısız deney yaptı. Open Subtitles لكن كان شغفه الأول بالكهرباء،وقام بالعديد من التجارب علي الضفادع و علي نفسه
    Kaliteli bir emlakçı olma tutkusu onu biraz gerginleştiriyor. Open Subtitles إنه فقط شغفه لجودة العقارات تجعله منفعل.
    Çünkü Stevin'in rüzgar gücüne karşı olan tutkusu arabaların çok daha ötesindeydi. Open Subtitles و لأن طموح ستيڤن وصل إلي ما هو أبعد من عربات الرياح
    Evet, ancak Edi'nin daha güçlü bir tutkusu vardı. Babasının Keretsu'suna bağlıydı. Open Subtitles نعم ولكن عاطفة أعظم سيطرة على إيدي ولاءه الى والده
    Sende, bende olmayan yaşam tutkusu var. Open Subtitles فأنتِ تملكين العاطفة الجامحة التي تنقصني
    Evet, ikinci tutkusu da Bayan Adele Blanc-Sec'e olan kayıtsız şartsız aşkı. Open Subtitles أو أسوأ من ذلك ترملت؟ نعم رغبته الثانية هي عشقه للآنسة أديل بلانكسك
    İnsan vücudunun nasıl çalıştığını anlamaya çalışmak ve bulgularını yazmak hayatının tutkusu ve mirası olmuştu. Open Subtitles محاولاته لأن يفهم كيفية عمل جسم الإنسان و تدوين معرفته هذه،كان شغفه و تراثه
    Cihazlara karşı tutkusu büyüktü çünkü uyarlamayı ve değiştirmeyi seviyordu. Open Subtitles شغفه بالأدوات و بالأشياء التي يستطيع تعديلها
    Yüreği, tutkusu, günlük hayatın monotonluğundan kaçma arzusu sayesinde motosiklet yarışının müthiş dünyasının ölümcül cazibesine geri döndü. Open Subtitles ،إنه فؤاده شغفه لقد حاول تجنب الرتابة في كل يوم للرجوع لجادبيته الآسرة
    tutkusu gerçek anlamda hayat kurtaran bir hocayla daha önce hiç tanışmamıştım. Open Subtitles لم أقابل أبدا مدرسا شغفه حرفيا, إنقاذ حياة الآخرين
    Babamı incitmek istemiyorum, onu seviyorum o iyi kalpli bir adam, ancak bu benim hayatımın tutkusu değil. Open Subtitles هو رجل لائق, لكن هذا لم يكن ابداً .طموح حياتي
    Berbat bir berberde saç kesiyor ve bas gitar çalmak dışında başka hiçbir şeye karşı tutkusu yok. Open Subtitles يقوم بقص الشعر في متجر حلاقة سيء ولا يملك طموح للقيام بشيء غير ذلك ويلعب بغيثارة البايس.
    Araştırma; çocuğuyla ilgilenen, onların geleceği ile ilgili tutkusu olan ebeveynlerin çocuklarının zorlu hayat şartlarından sıyrılmalarının daha ihtimal dahilinde olduğunu gösterdi. TED في هذه الدراسة، الأطفال الذين كان لديهم والدين ملتزمون ومهتمون، الذين كان لديهم طموح لمستقبلهم، كانت لديهم قدرة أكبر للنجاة من البدايات الصعبة.
    Böyle bir kadına, böyle bir tutkusu olan bir adam düzelemez. Open Subtitles لا يمكن لرجل الشفاء من عاطفة كهذه مع امراة مثلها
    Nefret, tutkusu haline gelmiş olsa da şansımı deneyeceğim. Open Subtitles حالما يتحول كرهها إلى عاطفة ستقتنع بأنه القدر
    Dediğine göre, sana olan tutkusu delilikmiş. Open Subtitles وقال أن العاطفة التي كان يشعر بها نحوك ما هي إلا هوى طارئ
    Sana yakın olma tutkusu seni mutlu etmek istemesine yol açtı. Open Subtitles رغبته في الشعور بالقرب منك أثارت رغبته في جعلكِ سعيدة
    Evet, Bach'ın St. John tutkusu üzerine bir kitap yazıyorum. Open Subtitles نعم، أكتب كتاباً حول مقطوعة "باخ" عن آلام القديس "جون.".
    Meslek olarak Tori, memleketi Kentucky'nin Louisville şehrinde proje müdürü olarak çalışıyordu. Fakat esas tutkusu kâşiflikti. TED مهنيًا، تعمل توري كمديرة مشاريع لبلدية لويفيل في كنتاكي، مسقط رأسها، لكن شغفها هو الاستكشاف.
    Beysbola olan tutkusu biraz dikkat çekmiş. Open Subtitles إن عاطفته نحو كرة القاعدة يثير بعض الإنتباه
    Amansız bir fitness tutkusu vardı. Open Subtitles كان لديها شغفٌ باللياقة
    Eğitim biliminin Ben'in tutkusu olmadığını iddia etmek külliyen yalan olmasa gerek. Open Subtitles لن يكون غير صحيح تماما إقتراح أن مهنة التعليم ليست شغف بن
    İçimde bu motosiklete binme zevki ve tutkusu varken neden evde durayım? Open Subtitles ريثما أحس بهذا الحب و هذا الشغف لركوب الدرجات النارية فلما علي البقاء في المنزل؟
    Bill'in arkeoloji merakı, Mary'nin spor tutkusu ve insan sevgisi. Open Subtitles أهتمامات (بيل) بعلم الآثار. وشغف (مارى)بالرياضة وحب البشرية.
    Babam da benim gibi psikologtu, fakat asıl aşkı ve tutkusu sinemaydı, kardeşim gibi. TED كان والدي أخصائي نفسي مثلي، ولكن حبه وشغفه الحقيقي كان السينما؛ مثل أخي.
    Kesinlikle, özellikle de Serseri tutkusu gibi yeni içkileri. Open Subtitles أكيد، لاسيّما الكوكتيل الجديد "ثوغ باشن"

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus