"tutulur" - Traduction Turc en Arabe

    • ملموسة
        
    • تحفظ
        
    • ملموس
        
    • محتجزين في هذه المنطقةِ
        
    • محفوظين في
        
    • أمر ضعيف
        
    Bunu sadece görülebilir değil, aynı zamanda elle tutulur ve duyulabilir yapmak için heykel ve müzik kullanıyorum. TED لذلك أستخدم النحت والموسيقى لجعلها ليس فقط ظاهرة، بل كذلك ملموسة ومسموعة.
    Üzüntünün belli başlı, elle tutulur, hatta evrimsel bir düzeyde bir değeri bulunmakta mıdır? TED هل للحزن قيمة مادية، ملموسة أو ربمّا حتّى على المستوى التطوري؟
    Çift kanatlı uçak döneminden beri bunların kaydı tutulur. Open Subtitles الفرقة تحفظ التقارير عن أي طائرة تفقد أشياء على طائرتها
    Halatlar ve kayış takımı, genelde halat dolabında tutulur. Open Subtitles الخيوط والأربطة تحفظ دائما في خزانة الحبال
    Ve birden bire üretken bir sohbet başlamıştı elle tutulur bir objenin tasarımı hakkında. TED وفجأة تحولت تلك المحادثة الى محادثة منتجة والذي حصل هو أن المحادثة أصبحت تدور حول تصميم ملموس
    Bu sefer elle tutulur delillere ihtiyacımız var. Open Subtitles نحتاج إلى دليل في هذا الوقت يا جماعة.. دليل ملموس ما الأمر؟
    Caniler, sapıklar, hırsızlar ve bunun gibi... hüküm giymiş şahıslar burada tutulur. Open Subtitles أيّ إتهامات التي تَتضمّنُ المجرمين. المنحرفون، الصوص، ناس من تلك الطبيعةِ، محتجزين في هذه المنطقةِ.
    2015'te çıkan Genetik Kanunu ile uyumlu olarak, klonlar bitkisel hayatta tutulur. Open Subtitles و تماشياً مع قانون الجينات لعام 2015 كل المستنسخين محفوظين في مرحلة غضة لا يعون بمَ حولهم أبداً
    Evet, yani bu çok etkileyici ama hâlâ elle tutulur değil. Open Subtitles ..نعم. أعني،رائعجداً . لكنّه ما زال أمر ضعيف.
    Bu deneyler ve uygulamamız ve birlikte çalıştığımız insanlardan öğrendiğimiz şey elle tutulur tecrübeler yaratmak bugün ve yarın arasındaki mesafede köprü olabilir. TED تعلّمنا من أجراء مثل هذه التجارب ومن عملنا ومن الناس الذين نحتكّ بهم أن إنشاء تجارب عملية ملموسة سيعزز الترابط بين اليوم والغد.
    ...onu evcilleştirir ve onu elle tutulur hale getirir. Open Subtitles السينما تروض الرغبات تُذيبها وتجسدها بطريقة ملموسة
    Dinleyin, elimizde elle tutulur ipuçları yok ve güvenilirlikleri az. Open Subtitles اسمعوا, ليست لدينا خيوط ملموسة والثقة ليست جيدة
    Gücenmeyin ama burada biraz daha elle tutulur sonuçlar bekliyordum. Hüsrana uğradığını biliyorum Frankie. Open Subtitles لا أقصد الإهانة, لكنني كنت أتوقع . الحصول على نتائج ملموسة
    %10'u yani 1 milyar rezerv gereksinimi olarak tutulur. Open Subtitles عشرة في المئة ، أو بليون دولار, تحفظ كإحتياطي مطلوب.
    Bu gibi yerlerde alıcıların kayıtları tutulur. Open Subtitles أماكن كهذه تحفظ سجلات للمشترين لديهم
    Kilise tarafından üyeleri için tutulur. Open Subtitles تحفظ من قبل الكنيسة لأعضائها
    Bu, hayatımın aşkı ile beni bağlayan elle tutulur tek şey. Open Subtitles هذا هو ربط بلادي ملموس فقط الى حب حياتي.
    Bugün sizlere iklim değişikliğinin; somut, elle tutulur, gözle görülür kanıtlarını sunmak için buradayım. Open Subtitles حسنا .ما أنا هنا لفعله هذه الليلة هو لاجلب لكم شيء ملموس و ادلة مرئية بشكل آني
    O yüzden elle tutulur bir şeyin olmadan dönme. Open Subtitles لذلك، من الأفضل أن يكون لديّك شيء ملموس قبل أن تعود.
    Caniler, sapıklar, hırsızlar ve bunun gibi hüküm giymiş şahıslar burada tutulur. Open Subtitles أيّ إتهامات التي تَتضمّنُ المجرمين. المنحرفون، الصوص، ناس من تلك الطبيعةِ، محتجزين في هذه المنطقةِ.
    2015'te çıkan Genetik Kanunu ile uyumlu olarak, klonlar bitkisel hayatta tutulur. Open Subtitles و تماشياً مع قانون الجينات لعام 2015 كل المستنسخين محفوظين في مرحلة غضة لا يعون بمَ حولهم أبداً
    Evet, yani bu çok etkileyici ama hâlâ elle tutulur değil. Open Subtitles نعم. أعني، رائع جداً لكنّه ما زال أمر ضعيف.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus