Bu örnek Uganda'da yaptığımız bir çalışmadan, haberleşme cihazlarını ortak kullanan insanların bu cihazları nasıl kullandığı hakkında daha karmaşık bir örnek. | TED | هذا المثال معقد إلى حد ما، وهو من دراسة قمنا بها في أوغندا عن كيفية استخدام هذه الأجهزة بين الأشخاص الذين يتشاركونها. |
Ama aslında Uganda'da o dönemde başka birşey daha oldu. | TED | ولكن في الواقع حدث أمرٌ ما في أوغندا في هذه الفترة |
Bu örnekler benim Uganda'da tanık olduğum babamınsa Bihar'da karşılaştığı sorunlara yeni umutlar aşılıyor, yeni çözüm olasılıkları yaratıyor. | TED | هذه الأمثلة تعطي أملا جديداً، وإمكانيات جديدة للمشاكل التي شهدت في أوغندا أو التي واجهها والدي في بيهار. |
Bunu Uganda'da henüz lise öğrencisi olarak okurken bizzat yaşadım. | TED | لقد واجهت هذا لأول مرة كطالب في الثانوية في يوغندا. |
Sonunda hükümet bir karara varmış. Vajina Monolojlarının Uganda'da gösterilmesine izin verilmemiş. | TED | الحكومة أخيراً أخذت قرارها بأن مسرحية مناجاة المهابل لا يمكن أن تقام في يوغندا. |
İklim krizini halletmezsek eğer, Uganda'da yoksulluğa karşı savaşma planları çözülmeden kalacak. | TED | فخطط القضاء على الفقر في أوغندا تعتبر جدلية إذا لم نحل قضية المناخ |
Oxford'taki meslektaşlarımla beraber, Uganda'da mültecilerin ekonomik yaşamlarını inceleyen bir araştırma projesini başlattık. | TED | جنبا إلى جنب مع زملائي في أكسفورد، شرعت في مشروع بحثي في أوغندا عن الحياة الاقتصادية للاجئين. |
Örneğin, geçenlerde Uganda'da bir grup eylemci sokaklara kafeslerin içinde domuzlar bıraktı. | TED | على سبيل المثال: مؤخرًا قامت مجموعة من النشطاء في أوغندا بإطلاق قطيع من الخنازير في الشوارع. |
Uganda'da eski çocuk askerlere psikolojik yardım amaçlı kullanıldı. | TED | إنها تستخدم في أوغندا لمنح بعض المساعدات النفسية للجنود الأطفال السابقين. |
Uganda'da dört yıl önce 8 yaşında bir kız, 30 yaşındaki bir adamla evlenebiliyordu. | TED | قبل أربع سنوات، في أوغندا كانت تستطيع الفتاة ذات الثمانية أعوام من الزواج من رجل عمره ثلاثين |
Üçüncü nesi prototip, şu anda, Uganda'da test aşamasında. | TED | الجيل الثالث التجريبي هو, حاليا يتم تجربته في أوغندا. |
Uganda'da 100 çocuk kızamık yüzünden hayatını kaybetti. | Open Subtitles | مئات الأطفال في أوغندا ماتوا من مرض الحصبة |
ABC kampanyasının Uganda'da etkili olduğunu bilmemizin sebebi, zaman içinde yayılmanın iyi bir istatistiğine sahip olmamızdır. | TED | السبب في أننا نعرف أن حملة أي بي سي في أوغندا كانت فعالة هو أننا نملك بيانات جيدة توضح لنا معدلات انتشار الإيدز مع الوقت |
Çünkü Uganda'da 1990'larda AIDS görülme sıklığında bir düşüş olduğu doğru. Eğitim kampanyaları olduğu da doğru. | TED | لأنه من الصحيح أنه كان هناك انخفاضاً في معدل انتشار الإيدز في أوغندا في التسعينيات, و صحيح أنهم قاموا كذلك بحملات تثقيفية |
2010 yılında Uganda'da devletin, lokal nüfusun cep telefonlarını görüş ayrılığı yüzünden denetlemesine karşı çıkılması üzerine bu sorunla ilgili çalışıldı. | TED | هذه في أوغندا عام 2010م أثناء عملي لإيجاد حل يسمح للسكان المحليين بتجنب الرقابة الحكومية على هواتفهم النقالة. بسبب تعبيرهم عن معارضتهم |
2014'te Uganda'da bir araştırma yapıldı: Başkent Kampala'daki mültecilerin yüzde 80i çalıştıkları için insani yardıma ihtiyaç duymuyordu. | TED | في أوغندا سنة 2014، قاموا بدراسة: 80 في المئة من اللاجئين في العاصمة كامبالا لا يحتاجون أي مساعدات إنسانية لأنهم كانوا يعملون. |
Uganda'da askerler tutukladı, aslında esir alındık. | Open Subtitles | لقد حوصرنا كثيراً من قبل الجيش في "أوغندا"، أساساً لقد خطفنا وتم تحويل شاحنتان إلى أماكن عديدة. |
Bizi Uganda'da işini yapmaya çağırıyorsan lütfen bize cesaret ver. | Open Subtitles | إذا طلبت منا" " "للقيام بعملك في "أوغندا "من فضلك أعطينا الشجاعة" |
Örneğin, Uganda'da kurumlarda yaşayan çocuk sayısı 1992 yılından beri %1600'den fazla arttı. | TED | في يوغندا على سبيل المثال عدد الأطفال الذين يعيشون في هذه المؤسسات ازداد بنسبة 16000 بالمئة منذ عام 1992 |
Uganda'da bir grup kadın bu yıl V-Day kapsamında Vajina Monologlarını sahneye koydukları için hükümetin gazabına uğradılar. | TED | النساء في يوغندا هذه السنة اللاتي عقدن مناجاة المهبل خلال V-Day فعلاً أثاروا غضب الحكومة. |