Üç yıl önce, bir yarış atının, sahibinin kim olduğunu umursamadığını söylerdim. | Open Subtitles | قبل 3 سنوات قلت بأن خيول السباق لا تبالي في من يكون المالك |
Artık Fillory'i umursamadığını söylemezsin bana. | Open Subtitles | لا تستطيعين ان تقولي لي أنك لا تبالين بشأن فيلوري بعد الآن |
Audrey, beni umursamadığını biliyorum ama belki bir gün umursarsın. | Open Subtitles | اودري انا اعلم انكي لا تهتمين بي لكن يوما ما يمكن ان |
Benim düşüncelerimi umursamadığını biliyorum, | Open Subtitles | أتعلم ماذا ، أنت من الواضح لا تأبه بمَ أظن، |
Babalarının onları görmeyi umursamadığını bilmenin küçük bir çocuğa ne hissettireceğini düşün! | Open Subtitles | تخيل شعور ابنك الصغير عندما يعرف أن أباه لا يأبه إن كان سيراه أم لا؟ |
O da Bayan Scarlett'ın Bonnie'yi hiçbir zaman umursamadığını söyledi. | Open Subtitles | وبعد ذلك قال للسيدة سكارليت أنها لم تكن تهتم بـ بوني |
Ne kadar zaman alacağını umursamadığını sadece geri döndüğünüzde size bunu söylememi istedi. | Open Subtitles | أنه لا يبالي كم ستأخذ من الوقت, ليخبرك فقط عندما تعود |
Özür mesajımı umursamadığını saymazsak. | Open Subtitles | حقيقة أنه تجاهل رسائل إعتذاري. |
Kendisine ne olacağını umursamadığını belirterek avukat veya herhangi bir savunma istemediğini söyledi. | Open Subtitles | وقالت بأنها لا تبالي بما سوف يحدث لها وانها لا تريد محامي او اي دفاع |
Yılanları umursamadığını biliyorum ama onu umursuyorsun. | Open Subtitles | أنا أعلم أنك لا تبالي بالكولبيرا ، ولكنك تهتم به |
Depolamayı umursamadığını biliyorum. | Open Subtitles | لأنني أعرف أنك لا تبالي بالدعم |
Ziva, umursamadığını ima etmiyorum. | Open Subtitles | زيفا), أنا لا ألمح أنكِ لا تبالين) |
Ziva, umursamadığını ima etmiyorum. | Open Subtitles | زيفا), أنا لا ألمح أنكِ لا تبالين) |
Aileni pek umursamadığını. | Open Subtitles | بأنكِ لا تهتمين لأي أحد من أفراد عائلتكِ |
Ne yaptığını düşünmemi umursamadığını çok iyi bir şekilde dile getirdin zaten. | Open Subtitles | لقد أوضحتي أنك لا تهتمين برأيي فيما يخص ما تفعلين |
Canım Elsa, fiziği zerre kadar umursamadığını biliyorum ama şunu hatırlatayım: | Open Subtitles | عزيزتي إيلسا اعرف انك لا تهتمين بالفيزياء ولكن اسمحي لي أن أذكرك، |
- Gördün mü? Eğer umursamadığını düşünüyorsan kendini kandırıyorsun. | Open Subtitles | تكذب على نفسك إن اعتقدت بأنّك لا تأبه |
Bilmiyorum. 145 yıl boyunca sırf Katherine'nin onu hiç de umursamadığını öğrenmek için beklemiş. | Open Subtitles | -لا أعلم . قدّأنتظر145عاماً، ليتسنَ له معرفة أنّ (كاثيرن) لا تأبه بهِ. |
Babamın beni umursamadığını söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أني أبي لم يأبه لأمري |
Terry'nin WordFest'i hiç umursamadığını biliyordum. | Open Subtitles | أعرف أن (تيرى) لا يأبه لـ(وورد فيست) بشىء |
Senin, onun hayatını umursamadığını düşünüyor. | Open Subtitles | إنه يظن.. أنك لم تكن تهتم بشأن حياته. |
Şaka yapıyorum. İnsanların ne yaptığını umursamadığını biliyorum. | Open Subtitles | كنت أمزح، أعرف أنه لا يبالي لأفعال البشر |
Ayrıca, Bay Roscoe'nun yangın olmadığını bildiğini... veya gerçekleri umursamadığını kanıtlamanız gerekir. | Open Subtitles | عليك أن تثبت أيضاً أن السيد (روسكو) علم بعدم وجود حريق أيضاً أو أنه تجاهل الحقائق |