İlişkide aslında bir tür sevgi, bir sevgi unsuru var. | TED | في الحقيقة هناك نوع من الحب، عنصر للحب في العلاقة. |
Bu filmlerin bu kadar gözde olmalarının sebebi psikolojik işkence unsuru içermesi. | Open Subtitles | حسنا، السبب الذي يجعل هذه الأفلام ذات شعبية هو عنصر التعذيب النفسي |
Dinleyici: Bir delikten diğerine yürümek yani dayanıklılık, maçın çok önemli bir unsuru. | TED | الحضور: عنصر التحمل هو جزء هام جدا من اللعبة ، السير في كل الحفر. |
Bir hırsızlar topluluğu. Kentte kalan son suç unsuru. | Open Subtitles | مجتمع من السارقين، العنصر الإجرامى الأخير المتبقّى فى المدينة |
Son bin yılda yapılan her geleneği ve ayini denedik fakat her şeyin başlamasına neden olan unsuru atlıyorduk. | Open Subtitles | جربنا كل الطقوس من كل العادات القديمة من 1000 عام مضت ولكننا أفتقدنا فقط لهذا العنصر |
Eğer dinamit kullanırsak, sürpriz unsuru bozulur. | Open Subtitles | اذا استخدمنا الديناميت فسيضيع عنصر المفاجأة. |
"Suç unsuru"nu toplum içinde aradık. | Open Subtitles | لقد كنا نبحث دوماً عن عنصر الجريمة في المجتمع. |
Doğum kontrol hapının gerçekten kontrol unsuru olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لقد أفترضت كما أعتقد أن ذلك يمنع الحمل وأنك قد استعنت بتعليمات عنصر مراقبة النسل حول هذا الموضوع |
Eminim güvendikleri şey budur... şaşırtma unsuru. | Open Subtitles | أنا متأكدة أن هذا ما يعتمدون عليه.. عنصر المفاجأة ..حقاً؟ |
Evet, ben sürpriz unsuru burada çok önemli olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | أجل ، أنا حقاً أصدق أن عنصر المفاجأة مهم جداً هنا |
Yani bir bahçıvanlık unsuru var ama asıl iş yaratıcılıkta çevre dostu alanlar, etrafındaki araziye uydurma, çevreyle uyumlu olması. | Open Subtitles | أعني، تعلم، هنالك عنصر بستنة لكن في الحقيقة، العمل الأساسي هو صنع الأناقة مساحات لطيفة، تعلم، في الأرجاء المحيطه |
Golf bir sabır oyunudur. Her unsuru hesaba katarsın. | Open Subtitles | أنها لعبة عن الصبر، كل عنصر يُأخذ بالأعتبار. |
Şimdi Galweather Stearn konusunda bir şey dikkatimi çekti, cinsel istismar unsuru. | Open Subtitles | الآن في قضية جالويزر ستيرن وصل لانتباهي وجود عنصر التحرش الجنسي |
Pekâlâ, evet bir otobiyografi unsuru olabilir. | Open Subtitles | حسنا، لذلك نعم، ربما هناك عنصر من سيرته الذاتية. |
- Üç tane. Evet, çene olmayınca burada bir belirsizlik unsuru oluyor. | Open Subtitles | أجل، بما أنّه لا يوجد فك سفلي، فهناك عنصر للشك هنا. |
- Ee? Sürpriz unsuru lehimize olduğunda bu baskınlar yeteri kadar zor oluyor. | Open Subtitles | تلك الغارات كانت صعبة بما يكفي، عندما كان عنصر المفاجأة حليفنا |
Burada şaşkınlık unsuru geri döndün. | Open Subtitles | إنه المكان الذي تحصل فيه على عنصر المفاجأة |
Şaşırtma unsuru vampir avlamanın asıl kurallarından değil midir? | Open Subtitles | أما عنصر المفاجأة مبدأ أساسيّ في الصيد الموفّق لمصّاصي الدماء؟ |
Karışık dövüş sanatlarının ikinci bir unsuru jujitsu'dur. | Open Subtitles | العنصر التالي من الفنون القتالية الممتزجة هي المصارعة اليابانية |
"Tüm iletişim formlarının en önemli unsuru, ...söylenmeyen şeylerin dilinin anlaşılmasıdır." | Open Subtitles | العنصر الأكثر أهميّة في كافّة أشكال التواصل.. هو فهم لغة ما لا يقال |
Mutfak ve dönüş sanatları gibi geleneksel Japon kültürünün birçok unsuru dünyaca tanınmıştır. | TED | العديد من عناصر الثقافة اليابانية التقليدية، كـالطهو والفنون العسكرية، معروفة جيداً في جميع أنحاء العالم. |