Dışarı çıkın ve bizi utançtan öldürmeden onlara hoş geldin deyin. | Open Subtitles | أخرج و دعهم يرحبون بهم قبل أن نموت من العار |
Artık nasıl bir numara, nasıl bir alet bulabilirsin ki... bu kadar açık ve bilindik bir utançtan seni korusun? | Open Subtitles | ماهي الحيلة ، أو الوسيلة التي يمكن أن تخفيك خلف هذا العار ؟ |
Baksana, düşündüm de, ikimizide utançtan kurtaracak bir şey yapalım. | Open Subtitles | معذرةً، خطرتني فكرة قد تعين كلينا على تفادي بعض الإحراج. |
Biraz kadınsı gelirdi bana, bir elbise gibi, bu çanta gibi pantolon parçası var, düşmesinin yaratacağı utançtan korunmak için gerçekten de sıkıca bağlamanın gerekiyor | TED | كنت أشعر بالغرابة منها لانها يبدو و كأنها فستان إناث ولديها جزء فضفاض كان يجب ربطه بإحكام من هنا لتجنب الإحراج إن سقطت |
Suçlu bir baba tarafından terk edildin zayıflıktan ve utançtan ölen bir annen var. | Open Subtitles | تخلى عنها والدها الذي كان مجرما محترفا أم توفت من الضعف و الخزي |
Sessizliğime son verdiğim gün, kendimi utançtan arındırdım. | TED | فى اليوم الذى أنهيت فيه صمتى حررت نفسى من الخجل |
Yok oluş ve utançtan, sevgi ve... nefretten oluşan ortak geçmişimiz içime işlemiş. | Open Subtitles | صرت أعمق في ثوابتي الأساسية تاريخ مشترك من الخراب والعار من الحب والكراهية، تعمّق في جسدي |
Dilerim, benim utancım ikimiz için de yeterli olur. Bu kiliseye getirdiğin utançtan sözetmiyorum. | Open Subtitles | كنت اتمنى ان يكون العار محصورا علينا فقط ولكنه عار على جميه قديسين وكهنة الكنيسه.. |
Eğer en büyük kızımızı evlendiremezsek utançtan hiçbirinizi evlendiremeyiz. | Open Subtitles | إذا لم نزوج أكبركن سنا فلن نكون قادرين على تزويج الباقين منكن لذلك العار |
Neyse Loki, Odin ve grubuna utançtan başka bir şey getirmedi. | Open Subtitles | على أي حال لوكي لم يجلب لأودين وجنسه سوى العار |
Neyse Loki, Odin ve grubuna utançtan başka bir şey getirmedi. | Open Subtitles | على أي حال لوكي لم يجلب لأودين وجنسه سوى العار |
utançtan, oğlunun ruh hastası olduğunun ortaya çıkmasının getireceği aşağılanmadan. | Open Subtitles | من العار,معرفة الناس المذلولين أنه كان مُختل عقلياً. |
Böyle bir utançtan sonra nasıl yaşayabildiğini hayal edemiyorum. | Open Subtitles | فقط لا يمكنني أن أتخيّل كيف تحافظ على العار |
Tek hatan bana önceden söylemeyip... utançtan beni kurtarmaman oldu. | Open Subtitles | خطأكِ الوحيد أنّكِ لم تخبريني مُسبقاً .. و توفرين عليّ الإحراج. |
- Ve seni bu utançtan kurtarmak için önce ben başlayabilirim. | Open Subtitles | نعم ، و لأنقذك من الإحراج أظن أنه يجب أن أتكلم أولاً |
Ve kendimizi utançtan uzak tutmak istediğimiz zamanlar vardır... | Open Subtitles | يوجد بعض الوقت لكي ننقذ أنفسنا من بعض الإحراج |
Ölmeden önce seni, son bir utançtan kurtarmama izin versen, olmaz mı? | Open Subtitles | ألن تدعني أوفر عليك لحظة أخرى مِن الخزي قبل أن تموت؟ |
Vaktiyle, buz gibi sınıfa tahammül eden utançtan yanakları sıcak ekmek gibi olan bendim. | Open Subtitles | فمرةً, وقفت في الفصل البارد، حيث سخُنت وجنتي الحمراء من الخجل. |
"Tanrı'm, beni bu dünyadan günahtan ve utançtan al, beni sana, cennete al," dersen | Open Subtitles | يا الله خذني من عالم الخطيئة والعار خذني اليك , في الجنة |
Yaptığımız barışın Volsk'lere kazandırdığı onur Romalılara getirdiği utançtan az değil. | Open Subtitles | لقد صنعنا سلاماً ليس اقل شرفاً للفولشيين عن كونه خزياً للرومان |
utançtan kaçmak, intikam almak... "...ya da ilgi odağı olmak için tecavüz nidaları atıyor. | Open Subtitles | لتفادي الاحراج , للاخذ بالثأر اوفقطلجذبالانتباه. |
Ve utançtan ne yapacaklarını bilemezler. | Open Subtitles | وهم على وشك أن يفقدوا عقولهم بسبب الإذلال |
Oradaydım tam karşımda duruyordu ve Carrie Bradshaw, utançtan ölmek üzereydi. | Open Subtitles | كنت هناك... ... معلقة بجوار مارثا ستيوارت المعيشة... ... كاري برادشو، الموت من الحرج. |
Orada yerde yatıyordum, kan kaybından ölmek üzereyken... eğer şimdi ölürsem çocuklarıma utançtan başka ne bırakırım diye düşünüyordum. | Open Subtitles | لقد كنت ممدداً هناك , بعد نزفٍ حتى الموت , افكر اذا مِتُّ الآن , فانني لن أترك شئ لأولادي سوى الخِزي |