Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | ليس هناك شيئاً تخجل منه |
Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | ليس هناك شيئاً تخجل منه |
İnsanın yalnız bir uzmanlığı olması da Utanılacak bir şey değil tabii. | Open Subtitles | حسنا، ليس هناك عيب في أخذ بعض الحرية |
Bak, buraların efsanevi aşçısına yenilmek Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | اسمعوني, انتم ستخسرون امام أسطورة مطبخية محلية, لا يوجد عيب في ذلك. |
160 yaşındaki biri için Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | لا عيب في ذلك في سن 106 |
- Jason iyi bir savaşçı, onun gibi bir adama yenilmek Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | (جايسون) مقاتل بارع, لا عار في الخسارة أما رجل مثله |
Çok üzüldüm. Bu kesinlikle Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | أنا أسفة إنه بالتأكيد شيء لاتخجلي منه |
Beni öldürmeye geldiğini biliyorum Aramis. Yenilmek Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | أعلم بأنك جئت لتدمرني، "آراميس" ليس هناك عيب في الهزيمة. |
Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في ذلك. |
Ağlamakta Utanılacak bir şey değil. Hadi, önemli değil, Bernie. | Open Subtitles | لا يوجد عيب في البكاء، هيّا، لا بأس يا (بيرني). |
Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | لا عيب في ذلك |
Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | لا عيب في ذلك |
Bu Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | لا عار في ذلك |
Bu kesinlikle Utanılacak bir şey değil. Bunu söyleyecek kadar dürüst olmak çok rahatlatıcı bir şey. | Open Subtitles | أنا أسفة إنه بالتأكيد شيء لاتخجلي منه |