Gemi sistemler insan varlığına yanıt vermek için ayarlanır. O uyuyordu. | Open Subtitles | أنظمة السفينة معدة لتتجاوب مع تواجد البشر، لقد كانت نائمة فعلاً |
Karım uyuyordu. Ben de yatmak üzereydim. | Open Subtitles | زوجتى كانت نائمة يا سيدى وانا كنت على وشك الذهاب للنوم |
Sonra beni onun evine sürükledi. Ama Gary hala uyuyordu. | Open Subtitles | لذا قامت بجرّي هذا الصباح إلى منزله ولكنّه كان نائماً |
Cesare olamaz, o sırada uyuyordu. Onu saatlerce inceledim. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون سيزار لقد كان نائماً فى هذا الوقت لقد راقبته لساعات |
Nereden bilebilirsin, belki uyuyordu. | Open Subtitles | ليس بالضرورة ما تذكرونه فأنا لا أدرى,ربما كان نائما |
İlaç zamanı geldi ama o kadar rahat uyuyordu ki onu uyandırmak istemedim. | Open Subtitles | لقد حان وقت القرص لكنه نائم بشكل طيب ولم أرغب فى ايقاظه |
Hemen geri dönecektim. - uyuyordu. Geri dönecektim... | Open Subtitles | كنت سأخرج لفترة قصيرة,أعني كانت نائمة و كنت سأعود قبل أن تستيقظ |
Bu sabah ondan ayrıldığımda, bebek gibi uyuyordu. | Open Subtitles | عندما غادرتُ هذا الصّباح كانت بخير نائمة على هذا السّرير كالطفل. |
Linda kendini pek iyi hissetmiyordu. O sadece uyuyordu... | Open Subtitles | ليندا لم تكون بحالة جيدة .. لقد كانت نائمة فقط |
Karım Roxie, oracıkta melekler gibi uyuyordu. | Open Subtitles | حيث ترقد زوجتي روكسي نائمة كملاك أهذا صحيح سيدة هارت ؟ |
Sen? Bu sabah gittik. uyuyordu. | Open Subtitles | ذهبنا الي هناك في الصباح ولكنها كانت نائمة.. |
Eve girdiğimde, televizyon açıktı ve kardeşim uyuyordu. | Open Subtitles | عندما دخلتُ, كان التلفاز يعمل وكان أخي نائماً. |
Geçen gün içeri girdim, orospu çocuğu uyuyordu. | Open Subtitles | اتيت هنا من قبل وجدت ابن الزانية هذا نائماً |
Saat 7:00'de çıktığımızda uyuyordu. | Open Subtitles | كان نائماً عندما غادرنا في الساعة السابعة |
Yatakta uyuyordu ve annem yukarı çıktı ki onu boksırı olmadan gördü | Open Subtitles | كان نائما على الاريكة في غرفة المعيشة و نزلت أمي لتنظف الغرفة, و كان عضوك يضايق سرواله |
Oğlumuz arkada uyuyordu. | Open Subtitles | كانت خلال الليل وكان ابننا نائما في المقعد الخلفي، أتذكرين؟ |
Bir sene, annemim külotlu çorabını kaloriferin üzerinde görmüştüm... ve garip bir amca yerde uyuyordu. | Open Subtitles | ـ حسنا ، هناك سنة رأيت فيها السروال الداخلي لوالدتي على المبرد ـ امم ، و العم الغريب نائم على الأرض |
uyuyordu ama annesi oradaydı, yatağın kenarında el feneriyle kitap okuyordu. | TED | وكان نائمًا حينها، ولكن وجدت والدته كانت تقرأ مستخدمة المصباح اليدوي بجانب سريره. |
Evet, sarhoştu ve çocuklar da uyuyordu. İşin nereye varacağını iyi biliyordum. | Open Subtitles | لقد كان ثملاً، وكان الصغيران نائمين وكنتُ أعرف تماماً إلامَ سيؤول الأمر |
Rosa Parks'ın kocası geceleri av tüfeği ile uyuyordu çünkü sürekli ölüm tehditleri alıyorlardı. | TED | نام زوج روزا باركس خلال الليل ببندقية، لأنه تم تهديد حياته باستمرار. |
Bir kaç gündür uyuyordu ve sonra bir daha uyanmadı. | Open Subtitles | نامت لبضعة أيام، ثم أصبح نومها أبدياً. |
Başta benim tabutumda uyuyordu... küçük parmaklarını saçlarıma dolayarak... ta ki bir gün kendi tabutunu isteyene kadar. | Open Subtitles | في البداية كانت تنام في تابوتي كانت تحيط أصابعها الصغيرة حول شعري وتمر الايام وتطلب تابوت خاص بها |
Bir otel odasında uyuyordu, sent de komodinin üzerindeydi. | Open Subtitles | كان ينام بغرفته بالفندق والعملات كانت على منضدته |
Fitzgerald ona yalan söyledi. Yalnızca emirlere uyuyordu. | Open Subtitles | ـ (فيتزجيرالد) كذب عليه بإنه كان يتبع الأموار |