Yorucu işlerin ve bazen aile hayatının stresinden uzaklaşmak için gittiğimiz bir yer. | TED | إنه المكان حيث نذهب للابتعاد عن التوتر والإجهاد نتيجة قسوة العمل وأحياناً الحياة المنزلية. |
- Bu saçmalıklardan uzaklaşmak için Afganistan' dan eve geldim. | Open Subtitles | ! . أتيت للوطن من "أفغانستان" لأبتعد عن هذا الهراء |
Bu tür kötü davranışlardan uzaklaşmak için buraya geldiydi belki de! | Open Subtitles | لقد قام بترك بلده ليبتعد عن هكذا نوع من الإساءة |
Yaratıcı yazarlık, hayalinizde, hapishaneden uzaklaşmak için harika bir yoldur. | Open Subtitles | الكتابة الابداعية هي طريقة رائعة للهرب من السجن في مخيلاتكم |
Bu çanlardan uzaklaşmak için ne yapacağız? | Open Subtitles | أقصد، ماذا سنضطر أن نفعل لنبتعد عن تلك الأجراس؟ |
Bu insanlardan uzaklaşmak için sıradan çıkmalıyız. | Open Subtitles | علينا التّقدم في الصّف للإبتعاد عن هؤلاء النّاس. |
Benden uzaklaşmak için. | Open Subtitles | للبقاء بعيداً عني |
İkimizin de paraya ihtiyacı olduğunu fark ettik onun çocukları için benim de annemden uzaklaşmak için. | Open Subtitles | أدركنا أنّ كلينا بحاجة للمال... هُو لأطفاله، ولي... لأهرب من أمّي. |
- ...uzaklaşmak için çok zamanın var. - Otur, haydi, otur! | Open Subtitles | وانت لديك وقت لتهرب اجلسى اجلسى |
Curtis'ten uzaklaşmak için Wisconsin'e taşındığını söyledi. | Open Subtitles | لقد انتقلت الى ويسكونسن للابتعاد عن كورتيس |
Adada bir gün, gözlerden uzaklaşmak için iyi bir yol. | Open Subtitles | يوم على الجزيرة هو طريقة جيدة للابتعاد عن الأعين |
Hâlâ varken, Salem'dan olabildiğince uzaklaşmak için kullan. | Open Subtitles | استخدميها للابتعاد عن ساليم قدر ما استطعت |
Mesele şu ki, kardeşim, o trene tüm bunlardan uzaklaşmak için bindim. | Open Subtitles | المغزى من كل هذا يا أخ , انا ذهبت الى القطار لأبتعد عن كل ما كان في السابق , لأبتعد عن حياة الكدح والتعب |
Poliyester makine tişörtün ve zorunlu at kuyruğu saçından uzaklaşmak için ne yapmam gerekiyorsa yaparım. | Open Subtitles | اي شيئ لأبتعد عن قميص البوليستر الخاص بك . و ذيل الحصان هذا التي انت مجبرة على البقاء به |
Bana güven. Senin gibi bir kızdan uzaklaşmak için aptal olmalı. | Open Subtitles | صدقيني , هو في غاية الغباء ليبتعد عن فتاة مثلكِ |
Eğer onlar da benim gibi zeki iseler, onlar çoktan şehirden uzaklaşmak için yola çıkmışlardır bile. | Open Subtitles | إن كانوا أذكياء مثلي فإنهم في الغالب في طريقهم للهرب من المدينة |
Doğrusu, oradan uzaklaşmak için taşındık. | Open Subtitles | في الحقيقة, لقد انتقلنا لنبتعد عن ذلك المكان. |
Her ne kadar, kel kafalı şeytani ucubelerin canına okumak hoşuma gitse de buraya onlardan uzaklaşmak için geldiğimizi sanıyordum. | Open Subtitles | بقدر ما أحب الإستحمام على صلع مسوخ شريرة... إعتقدت أننا جئنا إلى هنا... للإبتعاد عن كل هذا |
Kavgadan uzaklaşmak için Lance'in odasına çıktım. | Open Subtitles | (ذهبت للطابق العلوي الى غرفة (لانس للبقاء بعيداً عنه |
İkimizin de paraya ihtiyacı olduğunu fark ettik onun çocukları için benim de annemden uzaklaşmak için. | Open Subtitles | أدركنا أنّ كلينا بحاجة للمال... هُو لأطفاله، ولي... لأهرب من أمّي. |
- ...uzaklaşmak için çok zamanın var. - Otur, haydi, otur! | Open Subtitles | وانت لديك وقت لتهرب اجلسى اجلسى |
Bazı insanlar arkadaşlarından uzaklaşmak için her şeyi yapıyor. | Open Subtitles | حسناً ، بعض الناس سيفعلون أي شئ ليتجنبوا أن يكونوا بصحبة صديق |
Ajan Hotchner ekipten uzaklaşmak için fırsat kolluyordu ve buldu. | Open Subtitles | لقد كان العميل (هوتشنر) يبحث عن فرصة لينفصل عن الفريق و وجد واحدة |
Önce güvenlik. O serserilerden uzaklaşmak için ne gerekiyorsa. | Open Subtitles | الأمان قبل أي شيء لتبتعدي عن أولئك الوحوش |
Ondan uzaklaşmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لم أكن أستطع الانتظار لكي أبتعد عنها |
Yani karılarımızdan uzaklaşmak için bir yere mi? | Open Subtitles | هل يعني مكان للحصول على بعيدا عن زوجاتنا؟ |
Buraya Deniz Kuvvetlerinden uzaklaşmak için geldim. Uçmaktan uzaklaşmak için. | Open Subtitles | أتيت هنا كي أبتعد عن سلاح البحر ولأبتعد عن الطيران |