Uyuşturucu kullanımın bazı uzun vadeli hasarlara yol açmış olabilir. | Open Subtitles | قد يكون استخدامك للمخدرات قد سبّب ضرراً على المدى الطويل |
Ve ne kadar uzun süre bu kontrol yöntemlerinden birini kullanırsan potansiyel olarak daha uzun vadeli bir başarıya ulaşılabilir. | TED | و كلما طالت مدة تفاعلك مع احد هذه التدخلات حسنا هذا يدل، ربما، الى النجاح على المدى الطويل |
Oyunlarda bana ilginç gelen taraf şu ki, uzun vadeli bir sürü dinamiği alıp çok kısa vadeli deneyimlere sıkıştırabiliyoruz. | TED | ماهو مثير للاهتمام لي حول الألعاب نستطيع أن نأخذ ديناميكيات طويلة الأمد ونقارنها بقصيرة المدى من الخبرات. |
Ayrıca uzun vadeli arazi kira sözleşmeleri güvence altına alındı. | TED | وتوسيع قاعدة الضمانات لتغطي إيجارات الأرض على المدى البعيد. |
İzlemesi güç olan bu değişken nedeniyle çoğu profesyonel, hızlıca para kazanmaya çalışmaktansa uzun vadeli, güvenilir yatırımı yeğler. | TED | وذلك المتغير صعب التتبع يعد السبب أن معظم المحترفين يسوقون لاستثمار موثوق طويل الأمد على محاوله الكسب النقدي السريع. |
uzun vadeli hafızamızdaki bilgilere ulaşmamızı sağlar ve ihtiyacımız doğrultusunda bazılarını ortaya çıkarıp, mevcut hedefimiz ışığında, karıştırır ve işleme alır. | TED | و تسمح لنا بالوصول الى ذاكرتنا طويلة المدى و سحب جزء منها عندما نحتاج, تخلطه و تعالجه على ضوء اهدافنا الحالية. |
Pek çok Alman entelektüeli üzerinde uzun vadeli bir etkisi olacaktı. | Open Subtitles | لقد كان له تأثير طويل المدى على الكثير من المُثقّفين الألمانيّين. |
Aslında bu uzun vadeli bir oyundur. | TED | لأنه هو في الواقع لعب على المدى الطويل. |
Metanet, uzun vadeli hedefler için tutku ve sebat göstermektir. | TED | الجَلَد هو الصبر والمثابرةلتحقيق أهداف على المدى الطويل. |
Bence bunları gözardı etmek kayıtsızlık olur, çünkü gözardı edilmesi ileriye dönük uzun vadeli kazançları riske atabilir. | TED | ففي اعتقادي أنه من التهور إهمال هذه الامور، لأن بفعل هذا سنعرض العائدات على المدى الطويل للخطر مستقبلا. |
Ben bu işe uzun vadeli girdim ve eğer siz de benimle bu yolculuğa çıkarsanız büyük onur ve gurur duyarım. | TED | سأكون في هذا العمل على المدى الطويل وسأكون مُكرماً بشدة ومتشوق اذا جئتم الى هذه الرحلة معي. |
James Bridle: Direkt bir direnişi bilemem çünkü bu şey çok uzun vadeli. | TED | لا أعرف عن المقاومة المباشرة، لأن هذه الأمور طويلة الأمد للغاية. |
Bazen, uzun vadeli etkiler olmadan kurtuluruz. | TED | أحياناً، نتخطاها من دون آثار طويلة الأمد. |
Bu uzun vadeli bir stratejik hukuk mücadelesi. | TED | هذه استراتيجيةحملة التقاضي طويلة الأمد. |
Bunun bizim ya da müziğin üzerindeki uzun vadeli etkisi nedir? | TED | ما هو تأثير هذا علينا أو على الموسيقى على المدى البعيد ؟ |
Hayatın uzun vadeli eğilimlerine bakıp evrim ne istiyor diye sorarsak, birkaç şey görebiliriz. | TED | وإذا أخذنا الإتجاه ذا المدى البعيد للحياة، إن بدأنا بالقول، ماذا يريد التطوّر؟ هناك عدة أشياء سنراها. |
Böylesi uzun vadeli uğraşlar sakinlerinin evleri ile yakından haşır neşir olması zor zamanlarda kullanılacak kritik bilgiler edinilmesini sağlar. | Open Subtitles | هذا الامتلاك طويل الأمد يسمح للقاطنين ،بحسن معرفة بيتهم معرفة تكون هامّة في الأوقات الصعبة |
Sizin için uygun olabilecek uzun vadeli bir ödeme planımız var. | Open Subtitles | المكيال. عِنْدَنا خطة دفعةِ طويلة المدى التي قَدْ تَكُونُ خيارَكِ الأفضلَ. |
uzun vadeli sorumluluklar almadan bir şeyler hissedilebilir, değil mi? | Open Subtitles | من الممكن أن تمتلك مشاعراً, بدون إلتزام طويل المدى, صحيح؟ |
Siz en iyi uzun vadeli yatırımlarımdan birisiniz. | Open Subtitles | أنا اعتبرك احد اهم استثماراتى الطويلة الأجل |
E, senin uzun vadeli hedeflerin nelerdir? | Open Subtitles | اذكر لي بعض من اهدافك للمستقبل البعيد |
Karbondioksit gibi gazlar için uzun vadeli referans noktaları sağlıyor. | Open Subtitles | مما أعطي فكرة عامة طويلة المدي عن كمية الغازات مثل ثاني أكسيد الكربون |
Yani kendimiz ve müşterilerimiz için ekonomik kazanç sağlmak isterken, bunu uzun vadeli bir vizyonla yapmaktan çekinmiyoruz. Ve biz ¨kâr¨ kavramına gelen çeyrekteki ekonomik kârdan daha geniş anlamlar vermekten hoşlanıyoruz. | TED | فعندما نفكر باستثمار ما يدر علينا وعلى مستثمرينا أرباحاً ما فنحن نفكر برؤية بعيدة المدى ونفضل ان نوسع تعريف أرباحنا اكبر من مجرد الارقام المالية التي تصدر كل ربع فصل |
Bu kısa vadeli çözüm, ama bir de uzun vadeli çözüme ihtiyacınız var. | TED | هذا هو الحل على المدى القصير ولكنها تحتاج أيضا إلى حل طويل الأجل. |
uzun vadeli planlarınız ve etrafınızdaki kişileri üzmeniz bunun rahatsız edici ve tahmin edilemez bir gün olmasına yol açabilir. | Open Subtitles | الخطط البعيدة المدى الأشخاص المزعجون حولك، يمكن أَن تجعل هذا اليوم المقلق والمتقلب |
Hiç o kadar uzun vadeli planlar yapmam. | Open Subtitles | أنا أبدا جعل الخطط التي في وقت مبكر. |
Fakat öncelikle bu uzun vadeli ayrılığı başarmalıyız, ve o zamana kadar da bu ilkeleri içeren bir bildirimiz olmalı. | Open Subtitles | لكننا أولاً يجب أن نحقق ما ننتظره لإنهاء المهمة و تحقيقاً لهذه الغاية يجب أن نعلن هذه المبادئ |
Bu uzun vadeli belleği siler, fakat çok daha fazla kusursuzdur. | Open Subtitles | هذه النسخة تقوم بمسح الذاكرة الطويلة الأمد لكنها في غاية الدقة |