Yarı ayağı var diye artık tam bir erkek olmadığını sanıyor. | Open Subtitles | إنه يعتقد لأن لديه نصف قدم ، فإنه ليس رجلا بالمطلق |
Sırf sakalı var diye ona şeytan diyorsun. | Open Subtitles | يا إلهي, فقط لأن لديه لحية تصنفه على أنه شرير ؟ |
Sargım var diye heyecanlanmam tuhaf mı? | Open Subtitles | هل ذلك غريب ان اكون متحمسة لأن لدي جبيرة؟ |
Hayır, belsoğukluğu var diye ödül alıyor. | Open Subtitles | لا , تلقى جائزة لأنه لديه الصفقة |
Böyle kaç galaksi var diye sorarsanız, bilim adamları bunun iki milyardan fazla olduğunu söylüyorlar... | Open Subtitles | علمًا بأن هناك العديد من المجرّات يُرجح العلماء أن هناك ما يقرب من مليارين مجرّة |
Kişilik bozukluğu var diye okula gitmiyor olabilir. | Open Subtitles | ربما لم يذهب للمدرسه، لأن لديه وسواس قسري |
Elektriği var diye kaçıp saklanmam mı gerekiyor? | Open Subtitles | والآن علي أن أهرب وأختبيء لأن لديه طاقة ؟ |
Arabamı restorantın önündeki herhangi bir adama verebilirim sırf kısa kırmızı bir ceketi var diye. | Open Subtitles | أعطي سيارتي إلى أي أحد أمام المطعم... لأن لديه سترة حمراء قصيرة... |
Ama rezil bir annem var diye acısını senden çıkarmamalıydım. | Open Subtitles | لكن ما كان يجب أن ألقي اللوم عليكِ فقط لأن لدي أم رديئة |
Çocuklarım var diye, her defasında çocuk gördüğümde, laktoz üretmeye başlayıp, | Open Subtitles | تظنين لأن لدي أطفال، كل مرة أرى فيها طفلا، ستبدأ عندي الهرمونات |
Ama rezil bir annem var diye acısını senden çıkarmamalıydım. | Open Subtitles | لكن ما كان يجب أن ألقي اللوم عليكِ فقط لأن لدي أم رديئة |
Hayır, belsoğukluğu var diye ödül alıyor. | Open Subtitles | لا , تلقى جائزة لأنه لديه الصفقة |
Anne, telefondaki adam manikürden, sadece dokuz parmağı var diye... %10 indirim alabilir mi diye soruyor | Open Subtitles | أمي، هذا الرجل يريد أن يعرف أذا كان يمكنه الحصول على 10% لأنه لديه فقط ثمان أصابع |
Çok parası var diye herhalde. | Open Subtitles | لأنه لديه الكثير من المال. |
Tedavi var diye sahte umut mu verdin? | Open Subtitles | منحت الجميع أملاً زائفاً بأن هناك علاجاً؟ |
Aramızda kimya var diye diye düşünmüşümdür hep. | Open Subtitles | أحسست فقط بأن هناك إنجذاب بيننا |
Tümen, sırf benim içimde kötü bir his var diye onu değiştirmez. | Open Subtitles | قيادة الفرقه لن تسمح لي بتعيين بديل له فقط لاني قلق بشانه |
Bir fikrin var diye, onun sana ait kalacağını düşünecek kadar saf mısın? | Open Subtitles | تَعتقدُ حقاً الذي فقط لأن عِنْدَكَ فكرةُ، يَعُودُ إليك؟ |
Sırf düşüncelerin var diye, bu onlara uymalısın demek değil. | Open Subtitles | فقط لأن لديك أفكار لا يعني أنه ينبغي عليك تنفيذها |
Onun işi bu ve senin bir sürü boş vaktin var diye mi? | Open Subtitles | لإنه عمله هو و لأنه لديك كثير من الوقت بيدك ؟ |
Sırf, onunla sorunların var diye ondan ayrılmayacağım. | Open Subtitles | هذا جنون، انا لن انفصل عنها فقط لأن لديكى مشكلة معها |
Sen dilinde piercing var diye bir mimara iş vermiştin. | Open Subtitles | لقد قمت بتعيين المهندسة المعمارية لأن لديها حلقة فى لسانها |
Sırf bir kötü adam var diye hepsi de kötü olacak değil ya. | Open Subtitles | فقط لأن هناك شابًا فظيعًا هناك لا يعني أن ما تبقى منهم كذلك. |