"varsayımları" - Traduction Turc en Arabe

    • الافتراضات
        
    • الفرضيات
        
    Öğrencilerimin konuşmasını dinledikçe kaç öğrencimin Abby gibi varsayımları olduğunu merak etmeye başladım. TED ومع مشاهدة طلبتي يخوضون النقاش فعلًا، بدأتُ أتساءل كم عدد طلابي ممن لديهم هذه الافتراضات مثل آبي.
    Sonra bu varsayımları denklemlere dönüştürürüm. Bunun gibi bir şey çıkar. TED ثم أحول هذه الافتراضات إلى معادلات، والتي قد تبدو شيئًا من هذا القبيل.
    Neyse ki, bu bir model olduğundan tüm varsayımları kontrol ederiz. TED لحسن الحظ، وبما أن هذا مجرد نموذج، فنحنُ مسيطرون على كل الافتراضات.
    İçinde bulunduğunuz gruplarda olguları kontrol etmeye ve kültüründeki saygın varsayımları sorgulamaya çalışın. TED في مجموعاتك الخاصة، حاول أن تجعل تدقيق الحقائق واستجواب الفرضيات جزءاً هاماً من الثقافة.
    Uygulamalarım, geleneksel konuşma terapilerini, psikolojideki ataerkil varsayımları sorgulayan, radikal bir metodolojik yaklaşım ile harmanlar. Open Subtitles علاجي يجمع بين الحديث الطبي التقليدي مع المنهجية الأصولية التي توصل لها علم النفس التي تشكك في الفرضيات الأبوية
    Bu varsayımları 46 vakaya dayanarak yapıyorsunuz. Open Subtitles أنتِ تضعين هذه الافتراضات على أساس 46 حالة.
    Medyadaki güç hakkındaki varsayımlarımızı ve siyasi gerçekler hakkında gazetelerdeki gibi medyanın yaptığı varsayımları uyurgezer gibi okuyoruz. TED فنحن نمشي خلال نومنا في افتراضاتنا حول السلطة في وسائل الإعلام وتصنف تلك الافتراضات من قبل وسائل الإعلام كالصحف، على أنها سلطة رابعة.
    Herkesin doğru olduğuna inandığı şeyi sorgulayan bu öğrenci sayesinde, bu proje bana önemli bir hayat dersi verdi, her zaman varsayımları sorgula. TED وذلك بفضل هذا الطالب الذي شكّك ما قبله البقيّة على أنّه حقيقة، هذا المشروع علّمني درسا هاما عن الحياة، وهو أن أشكّك دائماً في الافتراضات.
    Süratle, listede senaryoları olan yazarlar iş almaya başladı, senaryolar çekilmeye başlandı ve çekilen senaryolar genelde neyin tutup tutmadığına dair varsayımları çiğneyen senaryolardı. TED بسرعة كبيرة، الكتاب الذين كانت نصوصهم على تلك القائمة بدأت بالحصول على وظائف تلك النصوص بدأت في العمل والنصوص التي صنعت في كثير من الأحيان كانت تلك التي تنتهك الافتراضات حول ما نجح وما لم ينجح
    Eğer tüm resim tipleri birbirine çok benzeyen resimler üretirse biz daha güvenilir olmaya başlayabiliriz ki bizim yaptığımız resim varsayımları bu resimden çok fazla sapmaz. TED في حال كانت الصور الناتجة من مختلف الخصائص متشابهه فيما بينها، عندها يمكننا أن نكون أكثر ثقة أن الافتراضات التي نكونها للصورة لن تكون منحازة لخصائص نوع محدد.
    Bunlar arasında bu maddesel dünyayı sınıflandırmak, mantık yönünden tutarlı ama varsayımları da ciddiye alan, ne olabileceğinden ziyade, ne olduğunu merak ederek yeni soyutlamalar geliştirmek var. TED و هي تتضمن أموراً مثل تغطية ذلك العالم الملموس بالتصنيفات، وإدخال الأفكار التجريدية التي نحاول أن نجعلها متسقة منطقياً، و أيضاً أخذ الافتراضات على محمل الجِد، والذي يكون، بالتساؤل عما يمكن أن يكون وليس ما هو.
    Ve burada vahim olan şu ki iş işletim sistemimiz -- iş yaparken kullandığımız varsayımları ve protokolleri düşünün, insanları nasıl motive ettiğimizi, insan kaynaklarını nasıl uyguladığımızı -- tamamen dışsal motive ediciler üzerine kurulu, havuçlar ve sopalar üstüne. TED والخطير هنا هو أن نظام إدارة العمل لدينا-- فكروا بمجموعة الافتراضات والبروتوكولات التي يبنى عليها العمل لدينا، كيف نحفز الناس وكيف نطبق مواردنا البشرية-- فهو مبني كلياً حول المحفزات الخارجية، حول الجزر والعصي.
    Bütün makul varsayımları gözden geçirdiğimizi varsayarak ikinci dereceden kanıtlar, cinayet suçlaması için yeter. Open Subtitles لأن الأدلة الظرفية ،كافية لإدانته بالقتل بإفتراض إستبعادنا لكافة الفرضيات المنطقية

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus