Nefretle ve öfkeyle dolu bir anlamı olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | و كنت اعلم ان هذه الكلمة ممتلئة بالكراهية و الغضب |
hayat gürültü ve öfkeyle dopdolu ve bir aptal tarafından bize anlatılan hiç bir şey ifade etmeyen bir hikayedir. | Open Subtitles | الحياة حقاً رواية رواها أحمق مليئة بالصوت و الغضب و لا تشير إلى أي شيء |
Anılarla dolu ve öfkeyle. | Open Subtitles | مليئة بالذكريات و الغضب |
Kana susamışlık ve öfkeyle sarmalanmış savaş beyi ve adamları Midlands'ı dolaşıp, sağa sola saldırmışlar artlarında ölüm ve yıkım bırakmışlar. | Open Subtitles | عاصفة و شهوة لأراقة الدماء وغضب وسوية سيد الحرب ومحاربونه هاجوا خلال الاراضى الوسطى وتركو الموت والدمار في صحوتهم |
"Oğlumla yeri doldurulamaz, önemli bir zamanı kaybettiğim için keder ve öfkeyle doluyum. | TED | "أشعر بحزن كبير وغضب لفقداني لوقت أساسي، لا يمكنني تعويضه ولا إعادة تكوينه، إمضاء وقتٍ مع ابني. |
Anılarla dolu ve öfkeyle. | Open Subtitles | مليئة بالذكريات و الغضب |
Bu söz de mürekkep ve öfkeyle yazılmış olacak. | Open Subtitles | و سيكون صوتا من الحبر و الغضب |
'... ve Londra inanılmaz bir gürültü ve öfkeyle yandı. | Open Subtitles | في حين احترقت (لندن) بضوضاء هائلة وغضب شديد |
"Ve Londra inanılmaz bir gürültü ve öfkeyle yandı." - Aynen öyle. | Open Subtitles | "(أحترقت(لندن " بضوضاءِ وغضب مدهشين |