Adli tabip, kadının başına keskin ve ağır cisimle ve büyük bir olasılıkla bir gece önce vurulmuş olduğunu belirledi. | Open Subtitles | وقد اكد كل الاطباء الشرعيين بانها قد ضٌربت بآلة حادة وثقيلة, ربما فى الليلة السابقة. |
İlk hızlanma yumuşak oluyor. Çünkü gemi çok büyük ve ağır. | Open Subtitles | التسارع الأولي سيكون لطيفاً لأن السفينة ستكون كبيرة جداً وثقيلة |
Gerçek ne kadar iğrenç ve ağır olsa da artık onunla yüzleşmem gerek. | Open Subtitles | .... لا يهم كم الحقيقة بشعة وثقيلة لقد حان الوقت الان لمواجهة الحقيقة |
İşte bu bizim tam da aradığımız şey. Eğer uzun ve ağır bir şeyi çekmek istiyorsak | TED | وهذا بالضبط ما نبحث [عنه] إن أردنا جر شيء طويل وثقيل. |
Buna Net ve ağır demeyi tercih ediyorum. | Open Subtitles | في فلسفةٍ أحبذُ تسميتها واضحةٌ وشديده. |
Vücudundaki arsenik ve ağır metalleri araştıracağım. | Open Subtitles | اتعلمين انا سأعمل اختبار السم على المعادن الزرنيخية والثقيلة |
Ruslar birkaç orduyla, tanklarla ve ağır toplarla gelecekler. | Open Subtitles | الروس سيصلون مع عدّة جيوش ودبابات ومدفعية ثقيلة |
Çok güzel. Eski ve ağır. | Open Subtitles | انها جميلة جدا انها قديمة وثقيلة |
Büyük ve ağır nesnelerle. Tamam mı? | Open Subtitles | بأدوات كبيرة جداً وثقيلة جداً ، حسناً؟ |
Büyük ve ağır bir kayayı bacakla kaldır. | Open Subtitles | ضغط القدمين باستخدام صخرة كبيرة وثقيلة |
- Benim için çok uzun ve ağır. | Open Subtitles | طويلة جداً وثقيلة علي |
Karabiberde ve pul biberde bulunan kapsaisin ve piperin, alkalamit adı verilen daha büyük ve ağır moleküllerden oluşur ve bunlar çoğunlukla ağzınızda kalır. | TED | فمادّتا الفلفلين والببرين، الموجودتان في الفلفل الحار (الفلفل الحريف) والفلفل الأسود تتكونان من جزيئات كبيرة وثقيلة تُدعى "أميدات الألكيل" وهذه الجزيئات معظمها يبقى في فمك. |
-Tamam. Güzel ve ağır. | Open Subtitles | نيس وثقيلة. |
Çamur çok kalın ve ağır, Canavarların gelmesini engeller. | Open Subtitles | "الوحل سميك وثقيل جدًا لدرجة يمنع الوحوش من الخروج". |
Bir telefonun, birini bayıltacak kadar dayanıklı ve ağır olması gerektiğini söyler durur. | Open Subtitles | "ويقول " هذا ما يفترض أن يكون عليه الهاتف غير قابل للتلف وثقيل" "بما فيه الكفاية لضرب شخص ما |
- Gerçekten büyük, Jack! - ve ağır! | Open Subtitles | هو متأكد ياجاك انه كبير وثقيل! |
Net ve ağır. | Open Subtitles | واضحه وشديده. |
bir grup, yıldızlar, galaksiler ve bir bütün olarak evren gibi büyük ve ağır nesneler üzerindeki çalışmalarında genel göreceliği kullanırken diğer bir grup ise, atomlar ve parçacıklarla çalışırken kuantum mekaniğini kullanıyordu. | Open Subtitles | أحدهما يستخدم الجاذبية العامة ليدرس الأشياء الكبيرة والثقيلة ...الأشياء مثل النجوم,والمجرات والكون ككل |
Ruslar birkaç orduyla, tanklarla ve ağır toplarla gelecekler. | Open Subtitles | الروس سيصلون مع عدّة جيوش ودبابات ومدفعية ثقيلة |