ve bu sabah bizim Mitchell hikayesi ortaya çıkar çıkmaz beni arıyorsun ve benimle hemen görüşmek istediğini söylüyorsun. | Open Subtitles | و هذا الصباح بمجرد أن نشرنا مقال ميتشيل أنت تتصل و تقول أنك تريد رؤيتي فورا.. لماذا؟ |
Dün gece ve bu sabah seni defalarca aradım. | Open Subtitles | ,أتصلت مراراً و تكراراً البارحة و هذا الصباح |
ve bu sabah, izinli bir polis olarak biraz keyif yaptım. | Open Subtitles | وهذا الصباح كنت مجرد رجل شرطي خارج عمله يحاول تسلية نفسه |
Ona dün gece ve bu sabah ulaşmayı denedim ama onu bulamıyorum. | Open Subtitles | حاولت بليلة الأمس وهذا الصباح ولكنني لم أقدر على إيجادها |
Dün ona, henüz tutuklama yapmadığınızı söylediğimde çok telaşlanmıştı ve bu sabah da işbaşı yapmadı. | Open Subtitles | بدا محتدًا جدًا بالأمس عندما أخبرته أنك لم تعتقل أحدًا بعد وفي هذا الصباح لم يظهر في عمله |
Artık başkalarıyla görüşüyorlar ve bu sabah 09:00 itibariyle biz de sıradayız. | Open Subtitles | سيبدأون الإجتماعات إبتداءاً من التاسعة صباح اليوم ، و نحن على السجل |
Bu telgraflar dün akşam ve bu sabah geldi. | Open Subtitles | لقد وصّلت هذه البرقيّات مساء الأمس وصباح اليوم |
Ben de kampus sohbet odalarında uyarı yaptım ve bu sabah onunla ilgili aradılar. | Open Subtitles | لذلك وضعت تنبيه في غرف الدردشة الخاصة بالحرم الجامعي، و هذا الصباح تلقيت مكالمة بخصوصها. |
ve bu sabah birkaç adam beni kaçırmaya çalıştı. | Open Subtitles | و هذا الصباح حاول بعضهم إختطافى |
ve bu sabah yastığında saç buldun. | Open Subtitles | و هذا الصباح وجدت شعراً على وسادتك |
Bütün gece bunu düşündüm ve bu sabah da ve kızsalar da, hayal kırıklığına düşseler de her ne olursa olsun burada bir geleceğim olması için tek umudum bu. | Open Subtitles | إذاً، لقد فكرت في الامر طوال الليل و هذا الصباح أيضاً .... |
Dün gece, kredi kartı Rochester'daki bir benzinlikte ve bu sabah Buffalo'daki bir benzinlikte kullanıldı. | Open Subtitles | الليلة الماضية تم أستخدام بطاقتهِ الائتمانية في محطة وقود في منطقة (روشستر) و هذا الصباح في منطقة (بافلو) |
ve bu sabah, Biz gözleme yedik. | Open Subtitles | وهذا الصباح تناولنا معاً الفطائر المحلاة |
Debra bir buçuk bardak şarap içti ve bu sabah bacaklarını tıraş ettiğini gördüm. | Open Subtitles | ديبرا شربت كوب ونصف من الشراب وهذا الصباح رئيتها تحلق ساقيها |
ve bu sabah, metroyu bir yerli gibi kullandığını söylemeliyim. | Open Subtitles | مع العبارات المحلية وهذا الصباح ؟ كان علي ان استقل المترو ككل مواطن |
ve bu sabah, kafam dustu, fakat dis ipiyle yerine dikmeyi basardim. | Open Subtitles | وفي هذا الصباح سقط رأسي لكني دعمتها بخيط الأسنان |
ve bu sabah, muzicevi bir şekilde öğrendikten hemen sonra... | Open Subtitles | ..وفي هذا الصباح ..وكأنه بالسحر تذكرت ما حدث بعد ركوبي الدراجة |
ve bu sabah, herhangi bir durum olmadan 5000 Euro değerinde elmas bir yüzük aldı. | Open Subtitles | وفي هذا الصباح بدون مناسبة اشترى لها خاتم ألماسي ب 5 ألف يورو |
Cenaze arabası almaya gelene kadar, tabut oradaymış ve bu sabah buraya getirmiş. | Open Subtitles | كان التابوت لديهم حتى نقلته عربة نقل الموتى وأحضرت إلى هنا صباح اليوم |
ve bu sabah gözlerinin içine bakamıyorum. | Open Subtitles | وفي صباح اليوم لا أستطيع مواجهتهم وجهاً لوجه |
ve bu sabah. Eğlenceliydi, değil mi? | Open Subtitles | وصباح اليوم كان مُمتعًا، صحيح؟ |
Ona dün ve bu sabah mesaj attım. | Open Subtitles | أرسلت رسائل لرؤسائها أمس وصباح اليوم. |
- Dün gece ve bu sabah tanıştık. | Open Subtitles | -إجتمعنا ليلة امس وهذا الصباحِ |