Sanki durgun bir havuz içinde yaşıyor gibiydim ve kanser beni daha büyük denizden ayıran kaya parçasını dinamitledi. | TED | كان كما لو كنت أعيش في بركة راكدة والسرطان فجر الصخرة التي تفصل بيني وبين البحر الأكبر |
Esasen diğer hastalıkların olasılığını da artırıyor: Örneğin; diyabet, kalp hastalıkları, felç, yüksek tansiyon ve kanser. | TED | وهي تزيد بشكل كبير إحتمالية حدوث الأمراض. كالسكري، وأمراض القلب، والسكتة القلبية، وإرتفاع ضغط الدم، والسرطان. |
AIDS ve kanser gibi hayatı tehdit eden hastalıklara deva bulmaları için, | Open Subtitles | ' وإستدعى المتخصصين من أمريكا ' لعلاج الأمراض التي تهدد الحياة ' ' مثل مرض والسرطان |
Yani, bu durumlar geçmiş hikayelerle eşdeğer, ve kanser hastasında veri girişi de ortam, diet, tedavi, genetik mutasyonlar. | TED | و الحالات إذن هي طبقات التكافوء للتاريخ مريض السرطان و المدخلات هي البيئة و الحمية و العلاج و الطفرات الوراثية |
Kalp ve kanser Amerika'daki ölüm oranı en yüksek iki hastalık. | Open Subtitles | يُعدّ مرضي القلب و السرطان القاتلان اﻷكثر فتكاُ في أمريكا بشكلٍ سنوي. |
Dünya barışına ve kanser tedavisine içelim. | Open Subtitles | للسلام في الأرض والعلاج من السرطان |
...ve damar sertliği ve kanser ve bağışıklık sistemi hastalıkları... | Open Subtitles | و تصلّب الأوردة والسرطان. مرض جهاز المناعة. |
Bunlar aynı ülkelerdeki kalp krizi ve kanser ölümü rakamları. | Open Subtitles | و هذا هو رقم الوفيّات الناجمة عن مرض القلب والسرطان في نفس هذه البلدان. |
Benim gibilerin çoğu gibi ailemde diyabet, kalp hastalığı ve kanser geçmişi var. | Open Subtitles | كالكثير مننا، عندي تاريخ عائلي مِن السكري، مرض القلب والسرطان. |
ve kanser, tümör, kendi dokunla büyüttüğün bir şey. | TED | والسرطان ، ورم ، شيء ينمو من الأنسجة الخاصة بك . |
Bu demek oluyor ki, bu mikro çevre ve o hücreleri çevreleyen ortam, aslında kanser genlerine ve kanser hücrelerine ne yapmaları gerektiğini söylüyor. | TED | هذا يعني أن هذه البيئة متناهية الصغر والسياق الذي يحيط هذه الخلايا في الحقيقة يخبر الخلية السرطانية والسرطان ماذا يفعلان |
Alzheimer ve kanser gibi hastalıkları tedavi etmek isteriz. | TED | نريد شفاء الأمراض كالزهايمر والسرطان. |
Bu şeker ve kanser hakkında bir konuşmadır. | TED | هذه محادثة عن السكر والسرطان. |
Aslında az uyku ve kanser arasındaki bağlantı o kadar güçlü ki Dünya Sağlık Örgütü gece vardiyalı tüm meslek türlerini uyku ve uyanma ritimlerindeki kesintiler sebebiyle muhtemel kanserojen olarak sınıfladı. | TED | في الحقيقة، فإن الرابطَ بين نقص النوم والسرطان قويٌّ جدًّا إلى درجة أنَّ منظمة الصّحة العالميّة قد صّنفت أي وَرديّة ليليّة على أّنها مادة مسرطنة محتملة، بسبب اضطراب إيقاعات النوم. |
Ama diğer tümörlerde ve kanser çeşitlerinde, sadece mütevazi gelişmeler oldu. | TED | و لكن بالنسبة لأنواع أخرى من السرطان و الأورام التحسن بالكاد كان ملحوظا. |
Benim tarafımdan endişelenecek şey ise, kalp hastalığı ve kanser geçmişi. | Open Subtitles | و كل ما عليكِ أن تقلقي حياله من ناحيتي هو تاريخ مع السرطان و الأمراض القلبية |
Wilson ve kanser için PET kullanılır, safra kanalına endoskopi yapılırken de, midesinde mantar sporu aranır. | Open Subtitles | استخدم الأشعة المقطعية "للبحث عن السرطان و "ويلسون بينما تفحصون قناتها الصفراء ابحثوا عن بذور المشروم بمعدتها |
Parazitler ve kanser için de minnettar olmuyoruz. | Open Subtitles | و لسنا شاكرين أيضاً على الطفيليات و السرطان |
Adamım, dediğim gibi, "Dünya üzerindeki barışa ve kanser tedavisine" | Open Subtitles | يا رجل كل اللذي قلته " للسلام في الأرض والعلاج من السرطان " |