Sana buğday ezmesi üzeri fıstık ezmesi ve muz, bana da mayonezli lahana salatası. | Open Subtitles | زبدة الفول السوداني والموز على القمح لك سلطة الكرنب لي |
Sağladı da, çay ve muz dietiyle. | Open Subtitles | نعم انهم يوفرون لنا حميه تخسيس من الشاى والموز |
çay ve muz yedirterek, kazandık. | Open Subtitles | بأتباع حميه الشاى والموز التى يوفرها لنا الاتحاد |
Büfe tabağı 12.50 dolar. Şeftali, erik, portakal ve muz var. | Open Subtitles | الطبق الواحد يكلف 12.5 دولار فيه خوخ وبرتقال وموز |
Son yemeği de keten tohumu, yaban mersini ve muz. | Open Subtitles | مممم, ووجبته الأخيرة ؟ كتّان وعنب بري وموز. |
Sana yemek getirdim. Umarım taze fasulye ve muz seviyorsundur çünkü sadece bunlar var. | Open Subtitles | أحضرتُ لك بعضَ الطعام، أتمنّى لو أنّك تحبّ الفول الأخضر و الموز. |
Ben daha çok krema ve muz olarak tanımlardım. | Open Subtitles | أرى أن لونها كلون الموز والقشطة. |
- Biraz vanilyalı dondurma, çikolatalı sos ve muz alırız. | Open Subtitles | سنأتي ببعض الأيسكريم بنكهة الفانيلا - الشوكولاتة الحارة , والموز |
Al bakalım, Elvis. Fıstık ezmesi ve muz. | Open Subtitles | إليك" ألفيس"َ زبدة الفول السوداني والموز |
Ya bulaşık makinesi ve muz? | Open Subtitles | ماذا عن غسّالة الصحون والموز وورق... |
Keten tohumu ve muz. | Open Subtitles | بذور الكتّان والموز. |
Keten tohumu ve muz. | Open Subtitles | الكتّان والموز. |
Orada elma ve muz vardı. | Open Subtitles | وإيجاد كان هناك تفاحة والموز. |
Elma ve muz aldın. | Open Subtitles | -في بعض التفاح .. والموز |
Yerfıstığı ezmesi, jöle ve muz. | Open Subtitles | فستق بالزبد جيلى وموز |
Portakal ve muz. | Open Subtitles | عصير برتقال وموز |
Ben daha çok krema ve muz olarak tanımlardım. | Open Subtitles | أرى أن لونها كلون الموز والقشطة. |