Şimdi hemen içeri gir ve ona burada olduğumuzu söyle yoksa ben kendim söyleyeceğim. | Open Subtitles | هل ستدخلين هناك وتخبريه أننا هنا أو أدخل أنا وأخبره بنفسي؟ |
Git ve ona daha önce söylemek isteyip de söyleyemediklerini söyle. | Open Subtitles | اذهب وأخبرها ما كنت تريد إخبارها به حينما لم تستطع ذلك. |
Metroda tanıştık, akşam yemeğine çıktık ve ona onu sevdiğimi söyledim. | Open Subtitles | لقد تقابلنا في محطة المترو أخذتها للعشاء ، وأخبرتها أني أحبها |
Daha bir gençken doktora gittiğimi ve ona içimden acı aktığını hissettiğimi açıkladığımı hatırlıyorum. | TED | فعندما كنت مراهقًا، أذكر أنني ذهبت لطبيبي وأخبرته بأنني كنت أشعر وكأن الألم يتسرب مني. |
Basit, bu sizin vücudunuz ve ona ne yapacağınıza siz karar verirsiniz. | TED | الموضوع بسيط، إنه جسمك أنت وأنت هو من يقرر الأفضل بالنسبة له |
ve ona bildiğim kadarıyla, tıbbi marihuananın hiçbir faydası olmadığını söyledim. | TED | وقلتُ لها كما أعلم بأن الماريجوانا الطبية ليست ذات فائدة أبدًا. |
ve ona ne kadar uzun süre havasız nefes almadan kalabileceğimi sordum. | TED | وسألته ، كم هو ممكن أو كم استطيع الإستمرار من دون هواء |
Anneni arayacaksın ve, ...ona ilk trenle eve döndüğünü söyleyeceksin. | Open Subtitles | ستتصل بأمك وتخبرها أنك ستصعد في أقرب قطار إلى المنزل |
Gidin ve ona onunla görüsmek isteyenler oldugunu haber verin. | Open Subtitles | فقط إذهب و أخبره بذلك هناك شخص ما هنا لرؤيته |
İstersen bana kızabilirsin ve ona üzgün olduğumu söyle. | Open Subtitles | بإمكانك تسميتى بالفتاة المخبولة إن أردتِ وأخبريه أنى آسفة |
ve ona, yakın bir zamanda eve dönmeyeceğimi söyledim. | Open Subtitles | . و أخبرته بأنى لن أرجع الى المنزل فى أى وقت قريب |
Şimdi annemi arayacağım ve ona caddedeki maymuna şey söylemesini... | Open Subtitles | أنا ذاهبة للاتصال بأمي الآن و أخبرها أن تخبر ذلك القرد في الشارع المقابل |
ve ona bir kaç kürek getirmesini söyle,efendim. | Open Subtitles | ـ واخبره ان يجلب جواريف للحفر ـ نعم سيدي |
İstemiyorsan bana söyleme. Ama bir fırsatını bul ve ona söyle. | Open Subtitles | لا تخبرني إن لم ترغب جد مناسبة وأخبره بنفسك |
TV'de çalışan birini ara ve ona yeni bazı reklamlar yapacağımızı söyle. | Open Subtitles | أتصل برجلك في التليفزيون وأخبره بأننا نريد حجز مساحة اعلانية فوراً |
İçeri gir ve ona Doktor'un onu görmek istediğini söyle. | Open Subtitles | إذهب إليها فحسب وأخبرها . أن الدكتور يرغب بلقائها دكتور من ؟ |
O kadını bul ve ona kobay olmadığını söyle. | Open Subtitles | وأخبرها أنك لست وسادة إبر الاختبارات خاصتها. |
Başı ağrıyordu ve ona acısını bastırıp sahaya inerek koduğumun iblisleriyle savaşmasını söyledim. | Open Subtitles | كان لديها صداع وأخبرتها أن تجتاز الألم وتذهب إلى أرض المعركة لمقاتلة الشياطين |
Ve o da olabildiğince çabuk, yani hemen, geldi ve ona seninle yeni tanıştığımı anlattım ve yüzüğünü geri verdim. | Open Subtitles | وجاء إلى شقتى مسرعاً .. وأخبرته أننى تعرفت عليك للتو .. وأرجعت له خاتمه |
Seni ve ona verdiğin her dakikanı, o imkânsız dostluğunu kıskanıyorum. | Open Subtitles | أشعر بالغيرة منك ومن كل لحظة تمنحها له من صداقتك المستحيلة |
Küçük kuzeni Sara onu etrafta taşır ve ona şarkı söylerdi. | Open Subtitles | وإبنة العم الصغرى ساره كنت . . أحملها و أغني لها |
Şimdi, bu inanılmaz gibi geliyor, Bir keresinde bir Papuan adamıyla tanıştım, ve ona bunun | TED | كما هو من المذهل سماع هذا، فإني قابلت مرة مواطن غيني، وسألته هل من الممكن أن يكون هذا صحيحاً. |
Vergi kağıtlarım kadında. ve ona gösterişçi mi dedin? | Open Subtitles | المرأة لديها ورق الضريبة خاصتي، وتخبرها أنها متكبّرة؟ |
Mehdi adlı Muhammed Ahmed'e haber yolla, ve ona söyle, Sudan genel valisi Gordon Paşa kampına geliyor. | Open Subtitles | ابعث يرسول الى محمد أحمد المسمى بالمهدى و أخبره أن جوردون باشا الحاكم العام للسودان موجود فى مخيمه |
Oh, ve ona gerbilin sadece organik ürünler yediğini söyle. | Open Subtitles | وأخبريه بأن حيوان العضل يأكل فقط الطعام العضوي |
Dışarıdaki adamımı aradım ve ona planımızı anlattım. | Open Subtitles | اتصلت بأخي في الخارج و أخبرته بأمر خطتنا |
Yani anneni ara ve ona, bu akşam yemek için evde olmayacağını söyle. | Open Subtitles | لذا إتصل بأمك و أخبرها أنك لن تكون موجوداً على العشاء |
Mac'in babasını arayacağım ve ona senin müsait olduğunu ve onu sorduğunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأتحدث مع والد ماك واخبره انك متاحة وانك تسألين عنه |
Bir köşebaşında güneşin altında duran bir yabancı görüyor... ve ona yaklaşıp dudaklarından öpüyor, bu hiç tanımadığı adamı. | Open Subtitles | ثم ترى رجلاً غريباً يقف تحت أشعة الشمس في نهاية طرف الشارع ثم تذهب إليه لتُقبله. ذلك الشخص الغريب. |
- David Jeffy'i itti ve ona aptal dedi. | Open Subtitles | ديفيد يضايق جيفى ويخبره أنه غبى |