Üzerindeki bütün silahları bu adamlara vereceksin ve onlarla birlikte gideceksin. | Open Subtitles | سوف تقوم بإعطاء أي أسلحة لديك لهؤلاء الرجال وترحل معهم الآن |
Muhtemelen daha çok fare bulmuştur ve onlarla yaşamaktan mutludur. | Open Subtitles | دعه ربما وجد فئران أكثر وهو سعيد جداً بالعيش معهم |
ve onlarla buluşmak derken, Haley'in masasında sikişmeyi mi kastediyorsunuz? | Open Subtitles | وبالإجتماع معهم ، هل تقصد مُضاجعتهم على منضدة هالى ؟ |
Ve elbette, beyazların hislerini de anlayabiliyor ve onlarla empati kurabiliyordum. | TED | وبطبيعة الحال، يمكنني أن أفهم مشاعر ذوي البشرة البيضاء وأتواصل معها. |
Ve onların Dünya'sındayken, çocuklar onlarla ekranda olduğundan çok farklı bir şekilde oynayabilir ve onlarla bir ilişki kurabilir. | TED | و عندما تكون في عالمهم يمكن ان يتصلوا بها و يلعبوا معها بطريقة تختلف كليا عن الطريقة التي لعبوا بها على الشاشة |
Bu YZ'lerle çalışacağız ve onlarla ne kadar iyi çalıştığımız bizim maaşlarımızı belirleyecek. | TED | سوف نعمل مع أنواع الذكاء الاصطناعي، وأعتقد أننا سوف نتسلم راتبنا في المستقبل بناء على مدى قدرتنا على العمل معها. |
Pijama ve diş fırçasıyla onların... ...kapı eşiğinde görünüyor... ...ve onlarla bir hafta geçirmeye hazırlanıyor. | TED | وتجده في شرفتهم وعلى سلالم منزلهم بفرشاة الأسنان مرتديًا البيجامة مستعدًا لقضاء أسبوع معهم |
Genellikle torunlarını severler, ve onlarla vakit geçirmek için can atarlar. | TED | ومه في الغالب يحبون أحفادهم، وهم مشتاقون لقضاء أوقات معهم. |
Harika bir ekip, 40 veri bilimcisi ve onlarla çalışmanın bir zevk olduğu birçok insan. | TED | فريق رائع، 40 باحث بيانات والكثير الكثير من الناس، الذي كان من دواعي سروري العمل معهم. |
İkinci aşama, insanların gerçek hayattaki durumlarını gözlemlemek ve onlarla empati kurmak. | TED | الخطوة الثانية هي مراقبة الناس في ظروف واقعية والتعاطف معهم. |
ve onlarla konuşmak ile yapabileceğimiz şey bu. | TED | وهذا ما يمكننا فعله من خلال حوارنا معهم. |
Karayipler'de Saint Kitts adasinda bir grup cocukla karsilastim ve onlarla hem oynadim hem calistim. | TED | كنت قد التقيت مجموعة من الأطفال في منطقة البحر الكاريبي جزيرة سانت كيتس ، و عملت وللعبت معهم. |
Dileğim, herkesin diğer insanları daha fazla anlamayı denemesi ve onlarla yarışmak, onlara yanlış olduklarını göstermeyi denemek yerine birlikte hareket etmeleri. | TED | أمنيتي هي أن يحاول الجميع فهم الآخرين أكثر وأن يعملوا معهم سويًا، بدلًا من أن ينافسوهم ويحاولون إظهار أنهم على خطأ. |
Ukraynalı folklörcüleri bulabilir. ve onlarla bağlantıya geçebilirsiniz. Çünkü bağlantıda olmak istiyorsunuz. | TED | المقصود هو أنه يمكنك أن تجد مجموعة من الراقصين الاوكارنيين وتتواصل معهم لانك ببساطه تحب ذلك |
Şiilerin ne kadar önemli bir grup olacakları ve bizim onları anlamamız ve onlarla nasıl anlaşacağımızı bulmamız gerektiği ortadaydı. | TED | وكان واضحا أن الشيعة يمثلون قوة لا يستهان بها، وسنفعل حسناً إن أستطعنا فهمهم وتعلّم كيفية التعامل معهم. |
Sizlerle dünyadaki en harika makineler ve onlarla ne yapabileceğimiz hakkında konuşacağım. | TED | سأخبركم عن أغرب ماكينات في العالم. وما بوسعنا الآن فعله معها. |
Beni gerçekten iyi anlıyorlar ve onlarla her gün sohbet ediyorum. | Open Subtitles | إنها تفهمني تماماً وأنا أتحدث معها يومياً |
Yolumuzda engeller var ve onlarla birer birer yüzleşeceğiz. | Open Subtitles | هناك عقبات فى طريقنا وسنتعامل معها واحده بعد الأخرى |
Dediğim gibi kararlar verir ve onlarla yaşarsınız. | Open Subtitles | مثلما قلت , أنت تقوم بإختيارتك وتتعايش معها |
ve onlarla sık sık yemek yiyor. | Open Subtitles | وتطلب منهم في كثير من الأحيان تناول العشاء معها |
Yakında civcivler yumurtadan çıkacaklar ve onlarla ne olursa olsun yıkılmayacak bir bağ kuracak. | Open Subtitles | بمجرّد فقس الفراخ ستكوّن معها رابطة في الحال لا تنكسر مهما حدث |