Orada en az 15 tane silahlı orospu çocuğu var ve sen de bunu biliyorsun. | Open Subtitles | فهو يحظى بـ 15 رجل مُسلح هُناك وانت تعرف ذلك جيداً. |
Öyle olduğunu anlıyorum ve sen de bunu biliyorsun. | Open Subtitles | اعلم ذلك جيدا وانت تعرف ذلك |
Yalnızca bir akşam yemeği değil ve sen de bunu biliyorsun. | Open Subtitles | ،إنّه ليس مجرّد عشاء فقط وأنت تعلمين ذلك |
Bu duygusal bir şantaj, ve sen de bunu biliyorsun! | Open Subtitles | ذلكابتزازنفسي, وأنت تعلمين ذلك! |
Seni ilk gördüğüm andan beri seviyorum ve sen de bunu biliyorsun. | Open Subtitles | لقد أحببتك منذ النظة الأولى التى رأيتك فيهان وأنت تعرف هذا |
Yani umutsuz bir durumda ve sen de bunu biliyorsun. | Open Subtitles | إذن الأمر ميئوس منه وأنت تعرفين ذلك. |
Bu davayı geri çekeceksin, çünkü bu yanlış ve sen de bunu biliyorsun ama ayrıca eğer yapmazsan, gömleğindeki ekoseye öyle bir vuracağım ki bir daha ancak pipet yardımıyla tart yiyebileceksin. | Open Subtitles | سوف تسقط هذه الدعوه لأن ذلك خطأ و أنت تعلم ذلك و أيضا انك ان لم تفعل ذلك, سوف اقتلع هذا النسيج المربع من قميصك... |
Konu bu değil ve sen de bunu biliyorsun, Robbie. | Open Subtitles | ليست هاذه النقطة (روبي) وانت تعرف ذلك . |
Bu konunun havalimanında başıboş bırakılmış çocuklarla ilgisi yok ve sen de bunu biliyorsun. | Open Subtitles | الأمر ليس بشأن أطفال بلا إشراف في مطار وأنت تعرف هذا |
Ama artık çok ilerledi, ve sen de bunu biliyorsun. | Open Subtitles | ولكنها متاخره جدا وأنت تعرف هذا |
- Bu böyle olmaz ve sen de bunu biliyorsun, Bayan Swan. | Open Subtitles | هذه ليست الطريقة الصحيحة يا آنسة (سوان)، وأنت تعرفين ذلك |
O sigortaci degil ve sen de bunu biliyorsun. | Open Subtitles | إنه ليس رجل التأمين و أنت تعلم ذلك |