Canım, bir dakika gelsene. Teselli ve sevgi için tam zamanı. | Open Subtitles | تعالي يا عزيزتي حان وقت الحب ، وقت أن نآزر بعضنا |
Koruyucu annem uzaklaşmamı ve sevgi hakkında düşünmemi istedi. Ne olduğunu düşünmemi, kutsal kitabı okumamı ve yarın geri gelmemi istedi. Ve en dürüst, en doğru cevabımı vermemi. | TED | أمي بالتبني طلبت مني ان أذهب وأفكر في موضوع الحب وماهو وأن اقرأ الكتاب وأعود غداً وأعطي إجابتي الأكثر صدقا ومصداقية |
Şok olmuştum fakat bana söylediği şeyi düşündüğümde annem için müthiş bir merhamet ve sevgi hissiyle doldum ama bununla ilgili yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | TED | صُدمت ، لكن حين فكرت فيما قالته لي ، مُلئت بكم كبير من الشفقة والحب تجاه والدتي، إلا أنه لايمكنني فعل إي شي حيال الأمر |
Acı ve kayıp, bizi mutluluk ve sevgi kadar tanımlarlar. | Open Subtitles | الألم والخسارة ضرورتان لنا كما هو الحال مع السعادة والحب |
Cömert ve sevgi dolu! | Open Subtitles | كريماً ومحباً. |
Çünkü 14 Ekim de, bağlılık ve sevgi yok oldu. | Open Subtitles | بسبب أحداث الـ14 من أكتوبر، إنقرض التقارب من الناس والحُب. |
Batı Kıyısındaki tüm barış ve sevgi konuşmalarına güç sağlayan burada başlayan hareket. | TED | ومع كل الكلام عن السلام والمحبة في الساحل الغربي، كانت هناك عضلات للحركات التي بدأت بالظهور هنا. |
Sonsuz saygı ve sevgi ile, Hal Moore. | Open Subtitles | بالاحترام والمودّة الدائمة , هال مور. |
İsa'nın bana sağladığı kuvvet ve sevgi olmadan Cassandra'nın onu kollayabileceğini düşünüyor musun? | Open Subtitles | بدون القوّة والحبّ الذي يمنحني اياها السيد المسيح تعتقدين ان كاساندرا حقا ستستطيع الإعتناء به؟ |
Güzellik ve sevgi için. | Open Subtitles | للصحةِ والسلامِ الجيدِ. للجمالِ والحبِّ. |
Olacaktır barış, umut ve sevgi | Open Subtitles | سَيصْبَحُ هناك سلاماً وأملَ وحبَّ |
Tanrı'nın, Bobby'nin nazik ve sevgi dolu ruhundan memnun olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | أنا أؤمن أن الرب كان مسرور بروح "بوبي" الحنونة ومحبة |
Aynı tür hayal gücü, aynı tür mizah,... ...ve sevgi içeren bir dil kullanmaya çalışırım. | TED | أحاول استخدام نفس الخيال، ونفس النزوه، وكذلك نفس لغة الحب. |
Bu daha ziyade içine çekilen ve sevgi tanrısı adına ya da cazibe sermayesi adına kurban edilen şeydir. | TED | بل ما يتم ابتلاعه والتضحية به بإسم إله الحب أو بإسم رأس مال الإغواء |
Güven ve sevgi ile ilgili söyleyecek çok şey var, eğer bu iki kelimenin tasarım için aynı anlama geldiğini biliyorsanız. | TED | هنالك الكثير الذي يمكن أن يقال عن الثقة و الحب, إن علمت أن تلك الكلمتين مرادفتين للتصميم. |
Ona göre, hayatlarında amaç olan insanlar telafi, olgunluk ve sevgi ışığında hikâyelerini anlatıyorlar. | TED | لقد وَجد دان أن الأشخاص الذين يعيشون حياةٍ ذات مغزىً يميلون لإخبار قصصٍ عن حياتهم مبنيةً على الفداء والنمو والحب. |
Ve şimdi kendime geldiğime göre, size barış ve sevgi getirmiyorum. | Open Subtitles | والآن إذ أنني عدت لحالتي الطبيعية فأنا لا أجلب لكم السلام والحب. |
Ve aynı gösterdiğin gibi, saygı ve sevgi görmeyi bekliyorsun. | Open Subtitles | والأمل في أن تنقل هذا الهراء الإحترام والحب |
Cömert ve sevgi dolu. | Open Subtitles | كريماً ومحباً. |
Bana bir aile ve sevgi verdin. | Open Subtitles | لقد منحتموني العائلة والحُب |
Leon iyi bir delikanlı haline geldi Teresa ve benim sağladığımız ilgi ve sevgi sayesinde o korkunç hastalığı tamamen iyileşmişe benziyordu. | Open Subtitles | ليون أصبح رجل شجاع والرعاية والمحبة أعطيت له من تيريزا كان لعلاج النقي لحالته الفظيعة. |
Tanrı'nın gözünde iyi yüreklilik ve sevgi her şeydir. | Open Subtitles | في نظر الرب الحنان والمحبة هي كل ما يهم |
Sonsuz saygı ve sevgi ile, Hal Moore. | Open Subtitles | بالاحترام والمودّة الدائمة , هال مور. |
Beni içeri aldın, bana yemek verdin. Barınacak bir yer ve sevgi verdin. | Open Subtitles | جعلتيني أدخل، وقد أعطيتني الطّعام، والملجأ، والحبّ. |
Barış ve sevgi mesajını getiriyor | Open Subtitles | يقدم رسالته للسلامِ والحبِّ |
Olacaktır barış, umut ve sevgi | Open Subtitles | سَيصْبَحُ هناك سلاماً وأملَ وحبَّ |
Gelecekteki insanların daha barış ve sevgi dolu olacağını sanırdım. | Open Subtitles | ظننت أن الناس في المستقبل سيكونون "أكثر سِلما ومحبة. |