Ama hâla bir nebze pişmanlık ve suçluluk hissediyorsun, ve bunu içine atıp bastırıyorsun, bir daha gün yüzüne çıkmaması için kilitliyorsun. | Open Subtitles | ولكنك لا تزال تلمح أنك تشعر بالأسف والذنب وتحاول أن تدفعها عميقاً في داخلك وتغلق عليها كي لا تتذكرها |
Ama tek yapabildiğim öfkemi daha da arttırmaktı ta ki öfkeden ve suçluluk duygusundan kendi gözlerimi oyacak hale gelene kadar. | Open Subtitles | ولكن كل ما أنجزته هو جعلنفسيأكثرغضباً, حتىكنتمجنونبالغضب,والذنب. محاولاًسحبعُيُونِللخارج. |
Düşünmeden edemiyorum. Önceden söylediğin günah ve suçluluk şeyleri. | Open Subtitles | لا أستطيع التوقّف عن التفكير فيما ذكرته سلفًا عن شعورك باللائمة والذنب |
ve suçluluk duygusu ortaya çıktığında, bununla nasıl başa çıkılacağını söyleyen bir yemin yoktur. | Open Subtitles | لكن الضرر يقع , و بعدها نشعر بالذنب و لا توجد مقولة ترينا كيفية التعامل مع الذنب |
Beynini o kadar çok utanç ve suçluluk duygusuyla doldurdunuz ki ilk fırsatta kendisine zarar vereceğinden emindiniz. | Open Subtitles | لقد ألهبت عقلها بكثير من العار والشعور بالذنب و هذا مما يمنح الفرصة التي تعرفها بأنها ستعمد إلى إيذاء نفسها |
"Bariz vicdan, utanç ve suçluluk yoksunudur." | Open Subtitles | لا يظهر أي شعور بالندم أو الخجل أو الذنب |
Ama hemen o senin beni Edward gibi hissettiren ekstazi haplarından bir tane sallıyorum ve bütün o utanç ve suçluluk duyguları eriyip gidiyor. | Open Subtitles | لكني الان اتناول حبوبك لكي اعيش نشوة ادوارد ثانية وكل ذلك الاحراج والذنب يتلاشى بعيداً |
İlginç olan şu ki, hapishanedeki yıllarım boyunca bir seri mektup beni kurtardı, gençliğimin en kötü anıyla bağlantılı olan karanlığın ve suçluluk duygusunun ötesine geçmeme yardımcı oldu. | TED | وللغرابة، تلك الرسائل التي خلصتني كانت خلال سنوات السجن ساعدتني لأتخطى الظلمة والذنب الآتيان من أسوأ لحظة من حياتي الشابة. |
Eski ahit, korku ve suçluluk satar. | Open Subtitles | الوصايا القديمة تعرض الخوف والذنب |
- Kes şunu. Acıma ve suçluluk duygusuyla bakma bana. | Open Subtitles | فقط لاتنظري لي بعين الشفقة والذنب |
Bir ömür dolusu yalan, aldatma ve suçluluk yaşayabilirsin. | Open Subtitles | ...يمكن أن تعيش حياة مليئة ب الكذب والخداع والذنب |
Yas ve suçluluk duygusu arasında ince bir çizgi var. | Open Subtitles | إن الخطّ الفاصل بين الحزن والذنب نحيل. |
Bilmen gereken şey doktorunun kendini çok kötü hissettiği ve suçluluk duyduğudur. | Open Subtitles | أنا طبيبتك تشعر بالذنب و تشعر شعوراً رهيباً |
Her gün sorumluluk ve suçluluk hissettiğin bir şeye bakmak zorunda olmak. | Open Subtitles | لنظر إلى وجهي كل يوم ترين شيئاً يشعرك بالذنب و المسئوليه |
"Empati ve suçluluk duymayan kişilere denir. | Open Subtitles | "شخص لا يقدر أن يشعر بالتعاطف أو الذنب |
Acı ve suçluluk duygusu olmadan tek bir gün bile geçirmedim. | Open Subtitles | أعيش كل يوم مع الألم والشعور بالذنب الذي لا ينتهي |
Ama biz aşırı ahlaklı geçinen mağara adamları gibi karanlıkta çökmüş utanç ve suçluluk duygusuna bürünmüşüz. | Open Subtitles | ومع ذلك، فإننا نجلس في الظلام مثل رجال الكهوف خجولين مليئون بالعار، والشعور بالذنب |