Yani bu ara çok fazla şey olup bitiyor, - seninle güvende ve tanıdık hissediyorum... | Open Subtitles | ثمة مجازفات كثيرة ولكن وجودي معك آمن ومألوف |
Birazcık ürkütücüsün fazla isteklisin ve tanıdık geliyorsun ve ben bundan hoşlanmadım. | Open Subtitles | ،أيّها المُرعب الصغير ،وأنت صريح ومألوف .ولايعجبني ذلك |
Rahat olduğunuz ve tanıdık gördüğünüz her şeye deli gibi çaresizce yapışmış durumdasınız. | Open Subtitles | ومتعلقون بشدة بأي شئ مريح ومألوف |
Eğer haklıysak ve bir yere kapanmış onu bekliyorsa, bildiği bir yere gidecektir onu sakinleştirecek ve tanıdık gelecek bir yer. | Open Subtitles | إن كنا محقين ، فإنها تتحص في مكان ما تترقب قدومه، ستذهب إلى مكان تعرفه، مكان هاديء و مألوف بالنسبة لها |
Ve ve profesörüm tanımlamayla uğraşırken ve bu yeni açılımlara sebep olan olayların dramatik değişimini naklederken sınıfta oturuyorum ve tanıdık bir şarkı kafama dank etmeye başlıyor. | TED | وبينما كان البروفيسور يشرح التعريف ويعيد سرد كل الأحداث الهامة التي أدت إلى هذه الكشوفات الجديدة، بدأتُ أتذكر أغنية مألوفة وأنا في الصف. |
Bugün bir şey üzerine dikkatinizi çekmek istiyorum... eski... ve tanıdık bir düşman... otomobil. | Open Subtitles | لعدو قديم ومألوف. السيارات. |
- Vay canına. - Güvende ve tanıdık ha? | Open Subtitles | -عجباً، آمن ومألوف |
Bunu seviyorum. Hoş ve tanıdık. | Open Subtitles | هو جميل ومألوف |
Çünkü Bronze iyi ve tanıdık bir yer. Huzur veren büyük bir battaniye. | Open Subtitles | لأن الـ " برونز " لطيف و مألوف إنه مثل شئ كبير مريح |
Bir tanesi ''Şiir yeni şeyleri tanıdık ve tanıdık şeyleri yeni yaptığınızda ortaya çıkar.'' | TED | الأول هو " الشعر هو عندما تقوم بجعل الأشياء الجديدة أشياء مألوفة أكثر فأكثر " |
Şimdiye kadar çok büyük bir ilerleme gösterdi, fakat şu an onun ihtiyacı olan kurallar, istikrar ve tanıdık yüzler. | Open Subtitles | لكنها تحقق تقدّما كثيرا، وكل ما تحتاجه الآن... القواعد والإستقرار ووجوه مألوفة. |