Ona 21 milyon dolar ve müşterek velayet teklifimi götürün. | Open Subtitles | أخبره 21 مليون دولار وأنهُ سوف يحصل على الحضانة المشتركة |
Ortak velayet kizimizin babasindan fazla dedesini gorecegi anlamina gelmiyordu. | Open Subtitles | الحضانة المشتركة لا تعني أن ترى جدها أكثر من والدها |
velayet belgeleri. | Open Subtitles | أنه هديتى لك فى عيد الميلاد أنها من ورق الحضانة |
Bay Summers Michael Janeczko ve Andrea Wright arasındaki velayet davasında ifade veriyormuş. | Open Subtitles | السيد سمرز يشهد حاليا في صراع حضانة بين مايكل جانيزكو و أندريا رايت |
Ama tabii konu, bizim için basit bir velayet davasından çok daha önemli. | Open Subtitles | الآن هذا هو لنا، من الواضح أكثر بكثير من مجرد جلسة حضانة طفلة. |
Sence gerçekten velayet davasından önce şehri terk edecek mi? | Open Subtitles | هل تعتقد انه حقاً سوف يهرب قبل جلسة الوصاية ؟ |
Beni tam velayet için dava ediyor, belki danışmanla ziyaret. | Open Subtitles | انها تهددني بالمقاضاة لاجل الرعاية المنفردة , ربما حتي لاتوجد زيارات. |
Bunu, velayet davası açmak için bir koz olarak kullanır. | Open Subtitles | أنتِ تعرفين أنه سيستغل هذا ليعيد فتح أمر الحضانة |
İyi haber, karının velayet meselesinden vazgeçmiş olması. | Open Subtitles | الخبر الجيد هو أن زوجتك تخلت عن مشكلة الحضانة |
Annesi geçen üç yılın ardından velayet davası açıyor, ve muhtemelen kazanacak, sorduğun için teşekkür ederim. | Open Subtitles | والداتها تقاضنى لنزع حق الحضانة منى بعد ثلاث سنوات ومن المحتمل أن تفز شكراًً للسؤال |
Bu bir dava dosyası, velayet devir formu değil ki. | Open Subtitles | هذا تقرير إحدى القضايا. وليس ملفا لتحويل الحضانة. |
Çocuklar söz konusu olunca bu hafta sonuna doğru geçici velayet görüşmesi olacak. | Open Subtitles | , بالنظر إلى أمر الأبناء لدينا موعد لجلسة الحضانة المؤقتة هذا الاسبوع |
Sayın avukat, iyi niyetle, velayet anlaşmasında kayda değer bir değişiklik istediğinizden haberimiz olmalıydı. | Open Subtitles | , بنية خالصة أيتها المحامية كان يجب اعلامنا أنكم تبحثون عن رغبة في تغيير اتفاقات الحضانة تلك |
Karım velayet için savaşıyor. | Open Subtitles | أتعلم أننى فى نزاع مع زوجتى على حضانة الطفل |
Çocukların velayet sorunu da vardı, bu nedenle... | Open Subtitles | بالطبع , كانت هناك مشكلة حضانة الاطفال , لذلك |
-Çünkü bu sabah duruşmadan saatler önce velayet için dilekçe verdin. | Open Subtitles | أسئلك لأنك قدمت عريضة حضانة هذا الصباح قبل ساعات من هذا الإجراء |
Ama çocuklar için velayet savaşı pahalıya mal olabilir. | Open Subtitles | و لكن قد يكون هذا مكلفاً جداً الناس تتقاتل يا فرانك على الوصاية |
Erik'e şehri terk edip velayet davasını kaçıracak iyi bir sebep vermeliyiz. | Open Subtitles | علينا إعطاء إريك سبب جيد للهروب من المدينه , حتى يفوته جلسة الوصاية |
Annen tüm yaptıklarımdan sonra tam velayet için beni dava ediyor, üstüme üstüme geliyor, ufaklık. | Open Subtitles | والدتك ستقاضني لاجل الرعاية المنفردة ورغم كل شي فعلته , لم تقوم بمراعاتي ياعزيزتي |
Sadece Tripp'le günlük görüşmemizi yapacağım ve Brian'a velayet duruşması için yardım edeceğim. | Open Subtitles | فقط لدي مقابلة مع تريب لمده قصيرة وأساعد براين في جلسة الإستماع للحضانة |
velayet davası için uğraşıyorum yani onunla bazı günler birlikteyim. | Open Subtitles | إننا في خضم قضايا الحضانه و أيام وجودها معي تكون عشوائيه لكن |
Hayır, efendim. Miss Williams velayet için burada. | Open Subtitles | لا سيدتي، السيدة وليمز تلتمس حضانتها وحدها للطفل |
Ortak velayet. Ne yaparsın? | Open Subtitles | حضانه مشتركه ماذا علي ان اقول؟ |
Yani bu sefer de velayet mücadelesi vermek için tekrar mahkeme salonuna girmek zorunda olmanın. | Open Subtitles | العودة إلى المحكمة مجددًا للمناضلة للوصاية بهذه المرة |
Bunu sen yapmazsan ben yaparım çünkü artık velayet falan umrumda değil. | Open Subtitles | وإن لم تفعلي سأفعل أنا لأنني لن أهتم بالحضانة |
Size Vinny'nin annesinin velayet haklarını geri istediğini bildirmekten dolayı üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة لاخباركما بأن والدة فيني قد قررت استعادة حقوقها الأبوية لابنها |
Hayır, bütün olanlar hakkında bana bir mesaj bırakmış velayet değerlendirmesiyle ilgili. | Open Subtitles | .. لا ، تركت ليّ رسالة حول موضوع تقييّم الرعايّة |
Sanırım velayet için tutturmamak karşılığında, benden borç istedi. | Open Subtitles | أفترض أنه أراده مقابل عدم التنازع حول وصاية الطفلة |
Müvekkilim bu konuda yasal velayet hakkını tek başına almak istiyor. | Open Subtitles | عميلتي لن ترضي بما هو أقل من من تعويض وحضانة قانونية |
Kaliforniya Yüksek Mahkemesi ailenin velayet hakkının aile hukukunun temelini oluşturduğunu ve ailelerin, çocuklarını çeşitli avukatların ahlaksız hareketlerinden koruma hakkının bulunduğunu kabul ediyor. | Open Subtitles | محكمة كاليفورنيا العليا بشكل واضح قد حملت ذلك للإختيار الأبوي لمؤسسةُ القانونِ العائليِ |