| Asıl mesele alıp vermektir ama daha çok birbirinizi itersiniz. | Open Subtitles | الأمر كله حول الأخذ و العطاء و لكن في الأغلب الأمر حول دفع بعضنا البعض |
| Yılbaşı vermektir..ve diğer insanlara neşe saçmaktır | Open Subtitles | العيد موسم العطاء عن إضفاء البهجة إلى قلوب الجميع |
| Arkadaşlık almak ve vermektir. | Open Subtitles | علاقات الصداقة تعنى العطاء والاخذ. |
| Tek yapabileceğim kimsenin sana zevk uğruna el süremeyeceğine söz vermektir. | Open Subtitles | ماذاأستطيعفعلهُ... هو ان اعدك انه لايمكن لأحد أن يضع يديهِ عليكِ أبداً من أجل الترفيه. |
| Tek yapabileceğim kimsenin sana zevk uğruna el süremeyeceğine söz vermektir. | Open Subtitles | ماذاأستطيعفعلهُ... هو ان اعدك انه لايمكن لأحد أن يضع يديهِ عليكِ أبداً من أجل الترفيه. |
| İşkenceye uğrarken görünen tek son işkenceciye istediğini vermektir. | Open Subtitles | حين يتعرّض شخص للتعذيب , فلا توجد نهاية قريبة للأمر سوى بمنحهم ما يريدونه |
| Onlara istediklerini olma özgürlüğünü vermektir. | Open Subtitles | بمنحهم الحرة ليختاروا ايّا كان ما يريدون أن يصبحوا عليه.. -صحيح، بالضبط، و |