-Sanki illa Weidmann ile çalışmalıydık! -Adamın 3 oskarı var. O bir dahi. | Open Subtitles | يجب ان نصنع فيلم لهال وايدمان لقد ربح 3 جوائز أوسكار, انه عبقري |
Hal Weidmann bu kabini satın aldı ve evinin bahçesine yerleştirdi. | Open Subtitles | هال وايدمان اشترى تلك الكابينة من الحكومة و انتقلت إلى ملكيته. |
Hal Weidmann ile çalışmak heyecan verici olmalı. | Open Subtitles | إنه بالتأكيد شيق أن تعمل مع هال وايدمان |
Benim adım Hal Weidmann. | Open Subtitles | إسمي هال وايدمان: |
Weidmann'ın idamının, o zamanki adetlere uygun olarak gün doğumunda idam edilmesine karar verilmişti ama celladı işinde yeniydi ve hazırlık yapmasının ne kadar süreceğini azımsamıştı. | TED | كان من المقرر إعدام ويدمان عند بزوغ الفجر، كما كان متبعا آنذاك، ولكن الجلاد المكلف بالمهمة كان جدبدا في هذا المنصب، وأخطئ بتقدير المدة التي يحتاجها للاستعداد. |
Bu yüzden Weidmann sabah 4.30'da idam edilmişti, yani bir Haziran sabahında fotoğraf çekmeye yetecek kadar ışık vardı ve kalabalıktaki izleyicilerden biri, otoritelerden habersizce olayı filme kaydetti. | TED | بالتالي تم إعدام ويدمان عند الساعة 4 ونصف صباحا، وكان ذلك صبيحة يوم من أيام يونيو، كان هناك ما يكفي من الضوء لالتقاط صور فوتوغرافية، وقام متفرج في الحشد بتصوير الحدث، بدون علم السلطات. |
Benim adım Hal Weidmann. | Open Subtitles | إسمي هال وايدمان |
Weidmann'ın idam günündeki kalabalık basın tarafından 'başa çıkılamaz' ve 'iğrenç' olarak nitelendirilmişti ama bu, şimdi eylemi en ince detayına kadar üst üste defalarca, kareyi dondurup izleyebilecek binlerce kişiye kıyasla hiçbir şeydi. | TED | أطلقت الصحافة على الحشد الذي حضر عملية إعدام ويدمان أوصافا منها "الجامح" و"مثير للاشمئزاز"، ولكن هذا يعتبر لا شيء مقارنةً بعدد الناس الذي يصعب حصر عددهم والذين يمكنكهم الآن دراسة هذه التصرفات مرارا وتكرارا، مع التوقف والتدقيق في كل التفاصيل. |